30 Kasım 2014 Pazar

Çocuklarda Çizgi Çalışmasının Önemi Ve Rakam Yazma Eğitimi




 Herkese selamlar
Çocuklarımız okul öncesi dönemde bizim işlediğimiz, yönlendirdiğimiz ,şekillendirdiğimiz hamurlardır...
Ben böyle düşünüyorum en azından...
Bizler nasıl şekillendirirsek onlar o yönde şekillere bürünmekteler...Ben de eğitimcilerin büyük çoğunluğunun düşündüğü gibi 0-6 yaş yaş sonrasının,eğitim için geç bir süreç olduğunu düşünüyorum.Çocuklarımız bu yaş aralığında bilgiye eğitilmeye yoğurulmaya inanılmaz müsait oluyorlar.0-6 yaş aralığında insan beyninin tam kapasite ile çalıştığı unutulmamalıdır.Ve bu süreçte anne-babalar çocuklarının anlayamayacağını, öğrenemeyeceğini yada onlar için henüz erken olduğunu düşünmemelidir.

Sevgi en büyük öğretme aracıdır...Gözlerle iletişime geçilerek başlanılmalı ilk eğitime...Onlara masal tadında anlatılmalı öğretmek istenilen şeyler...

Ben,bebeğimle bu yönde bir iletişim ve etkileşim gerçekleştirdim...
En minik aylarından başlayarak ona dış dünyayı tanıtmayı amaçladım...Başını tutmakta zorlandığı anlarda bile ben onunla sözsel ve tensel iletişimdeydim zaten.Karnımda dahi konuşuyordum onunla.Çocuklarınızla konuşun.Onlara anlatın dünyayı.Kimi zaman masal tadında, kimi zaman ninni ymuşaklığında, kimi zaman öğretmen edasında...

Çocuklarınız sizi anlayacaktır emin olun.

Oğlumu rakamlarla 1 yaş civarı tanıştıran bir anneyim ben.Kendi yaptığım kartlarla,zamana yayarak oyunla beraber öğrettim rakamları ilk...O da inanılmaz meraklıydı zaten.Rakamların kendilerinden çok kavramsal anlatmaya çalıştım ona.
Yani 2 rakamını görsel olarak öğretmekle kalmayıp 2elma/3 top vs. şeklinde de öğretmeye çalıştım.Çok erken yaşta tanıdı rakamları ve öğrendi hiç zorlanmadan.Sonrasında aldığı kreş eğitiminden dolayı üstünde durmadım.
Yaptığım en büyük yanlış 3-4 yaş aralığında bebeğime çizgi çalışması yaptırmamam oldu.Bu eksikliğin bizde bir eksiklik olduğunu özel okulumuza gittiğimizde farkedebildim ancak.Meğer özel eğitim alan 3-4 yaş çocukları kalem tutmayı çizgi çalışması yapmayı rakam yazmayı yavaş yavaş öğreniyormuş.Kurum kreşimizde bu tarz bir eğitim yada yönlendirme olmadığından dolayı oğlum yeni okulunda birazcık zorlandı.Öğretmeninin gayreti ve kendisinin azmiyle üstesinden geldik bu sıkıntının.

Bu süreçte biraz yoruldu,akranlarına yetişemediği için biraz üzüldü.Ama en nihayetinde yetişti elbette.Şuan 20ye kadar tüm rakamları yazabiliyor.5 rakamının ayna görüntüsünü kullanıp,3 rakamını hala düzgün yazamasa da iyiyiz şimdilerde.Daha iyiyiz... 

Anlayacağınız çocuklarınıza minik motor kaslarını kullanabilmesi ve bu kasları daha iyi kontrol edebilmesi için lütfen erken yaşlarda çizgi çalışması yaptırınız...Özel okulun 3yaş,4 yaş,ve 5 yaş sınıflarında çizgi çalışmasıyla minik motor kaslarını geiştiren çocuklar 6yaş sınıfında öğretmeninin yazmasını istediği rakamları,hiç zorlanmadan yazabiliyor.Oğlum en başından beri özel okula gitmediği için bu aşamaları atlamak ve direk sonuca varmak zorunda kaldı.Bu nedenle de zorlandı.Bu süreçte ona yardımcı olabilmek amacıyla çok araştırma yaptım,çizgi çalışması çıktıları alıp küçük kaslarını kontrol edebilmeyi evde öğrettim.Eğer daha bilinçli olsaydım bu öğrenme sürecini daha geniş aralığa yayarak bıktırmadan zorlamadan öğrenmesini sağlayabilirdim.Dar aralıkta öğrenmeye sıkıştırarak akranlarından geride kalmasını önlemiş oldum sadece...

Bu nedenle anneleri bilinçlendirmek için "Çocuklarda Çizgi Çalışmasının Önemi Ve Rakam Yazma Eğitimi" yazımı hazırladım.Umarım annelere faydalı olabilmişimdir...

Yukarıda yazdıklarım;tamamen şahsi fikirlerim ve edindiğim tecrübelerden ibarettir.Mutlak doğruluğu içermeyebilir, edinilmiş tecrübelere dayanmaktadır....

Aşağıda da internetten sizler için araştırdığım bilgiyi paylaşmak istiyorum...
Çocuklarınıza rakam eğitimini verirken sizlere yardımcı olacağına inandığım bilgiler aşağıdaki gibidir...
Bilgilerinize arzolunur...
Sevgiler....
Minty


Rakamları Yazma“0,1,2,3,4,5,6,7,8,9” ile yazılan semboller ”rakamlar” olarak isimlendirilir (Kennedy ve Tipps 1997).
Rakamları tanıma ve yazma birbirinden farklı becerilerdir. Bir rakamı yazmadaki beceriksizlik, matematik başarısındaki becerisizlikle karıştırılmamalıdır. Bir rakamı güzel yazma, problem çözmek için o rakamı kullanma ile aynı anlama gelmemektedir (Burton 1985, Hatfield ve ark. 1997).
Rakamları doğru olarak yazma ancak birinci sınıfta üstesinden gelinebilecek bir beceridir. Çocukların yazma becerilerini geliştirmek için okul öncesi dönemde bol miktarda rakam yazma çalışmalarına yer verilmelidir. Ancak öğretmen rakam yazma çalışmaları için kağıt kalemle rakam yazma çalışmalarından daha çok diğer rakam yazma çalışmalarına yer vermelidir. Örneğin, kum, un, toz boya üzerine parmakla rakam yazma gibi. Okul öncesi dönemde formal eğitimde rakam yazma çalışmalarını hızlandırmaya gerek yoktur. Rakamları doğru olarak yazma birkaç yılda yavaş yavaş gelişir ve çocuğu bu konuda zorlamamak gerekir.
Rakamları yazmaya 1’den 5’e kadar olan rakamlarla başlanılmalıdır. Çocuk 5’e kadar rakamları öğreninceye kadar öğretmen her gün yalnız bir veya iki rakam öğretmelidir. Öğretmen rakamları yazmayı öğretirken çocukların rakamları doğru yazdıklarından emin olmalıdır. Çünkü yanlış alışkanlıkları düzeltmek doğruyu öğretmekten daha zordur. Bunun için öğretmen, çocukların rakam yazmaya doğru noktadan başlamaları için onlara rehberlik etmesi ve hangi yönde çizeceklerini göstermesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, rakamları yazma yönü yukardan aşağıya doğrudur (Nair ve Pool 1991).


Rakam yazma çalışmaları yaparken öğretmenin dikkat etmesi gereken noktalar:*Öğretmen rakam yazma çalışmalarına öncelikle kağıt ve kalemle başlamamalıdır. Bu amaçla yapılabilecek bazı etkinlik örnekleri şunlardır;
-Zımpara kağıtlarından rakamlar oluşturma ve kesme
-Kumaşlardan rakamlar keserek onları kartona yapıştırma
-Rakamlar şeklinde çimlendirme deneyleri yapma
-Kuru baklagillerle rakamlar oluşturma ve yapıştırma
-Tebeşir, sulu boya veya parmak boya ile rakamları boyama
-Havaya el ve burun ile rakamlar çizme
-Çamur ve kil ile rakamları yapmasını isteme
*Öğretmen rakamın doğru yazımını masanın üzerine koyabilir veya bu rakamların yazılı olduğu kartları sınıfa asabilir.
*Rakamların yazımını öğretirken çocukların yazdıkları denetlenmelidir. Çünkü daha sonra yanlışları düzeltmek daha zordur.
*Sol elini kullanan çocuklar için öğretmen mümkünse sol elini de kullanarak model olmalıdır. Bu çocukların öğretmeni izlemeleri ve model almaları açısından kolaylık sağlar.
*Panoya asılması veya tahtaya yazılmasının yanı sıra öğretmen model olması açısından her çocuğun önüne rakam modelleri koymalıdır. Bu çocuğun yatay ve dikey görünüşleri kopyalamaları açısından çocuğa yardımcı olacaktır.
*”Dört” rakamının yazılı formları farklı yerlerde farklı şekillerde kullanıldığı için, bu çocuklar için şaşırtıcı olabilir. Bu nedenle öğretmen her iki yazılımında aynı rakam olduğunu anlamasında çocuğa yardımcı olması gerekmektedir.
*Öğretmen çocukla rakam yazma çalışmaları yaparken çocuğun 0’dan 9’a kadar tüm rakamları yazdığından emin olması gerekmektedir.

Aileler çocuklarına aşağıdaki ifadeleri söylemekten kaçınmalıdır.
Eğer ağlarsan giderim.
Ağlayacaksan seni burada bırakıp giderim.
Ağlayacak ne var bak kimse senin gibi ağlamıyor.
Kimseye kendini sevdirmez, çok yabani.
Okula gitmek zorundasın, evde yalnız kalamazsın.
Sen artık büyüdün bebekler ağlar.
Şımarıklık yapıyorsun. Her gün geldiğin yer ne var şimdi ağlıyorsun.
Ağlamadan sınıfına git, akşama ne alayım ne istersin?
Ağlama sonra sana ağlak çocuk derler.
Ağlayınca ne kadar komik oluyorsun.
Ağlarsan akşama gelip seni almam.
Sen çok akıllı bir çocuksun.
Neden ağlıyorsun.
Benim kızım abla olmuş ağlamıyor artık.
Ağlama sesi duymak istemiyorum.
Hiç arkadaşların ağlıyor mu? Çok ayıp arkadaşların seni görmesin.
Böyle davranırsan bu okulda kimse seni sevmez.
Bugün kal yarın gelmezsin.
Galiba sen okula alışamayacaksın.
Acaba bugün başlamasa mı?
Arkadaşların seni sevmedi mi?
Öğretmenin sana iyi davrandı mı?

10 Kasım 2014 Pazartesi

Sevgiyle,Saygıyla,Minnetle,Gururla Anıyoruz.....




Yerin doldurulamaz,onca yokluğa rağmen Türkiye Cumhuriyeti devleti için yaptıkların,eserlerin,hizmetlerin,devrimlerin ortaya çıkardığın yeniliklerin anlatmakla saymakla bitirilemez.Bir Türk evladı olarak GURUR DUYUYORUM....Seni ve tüm şehitlerimizi saygıyla hürmetle minnetle anıyoruz...


7 Kasım 2014 Cuma

Çiku (Achras sapota)



bilgi netten alıntıdır
Üst resim netten alıntıdır...

Anavatanı Batı Hindistan'dır.
 Bu meyvenin ağacı kendi haline bırakıldığı takdirde 20 m. yüksekliğe kadar büyüyebilir ise de kültür bitki olarak yetiştirildiği takdirde, budanma suretiyle boyu 3-6 m. arasında muhafaza edilir.

 Çiku ağacı düzenli taçlanan, çiçekleri beyaz ve kokusuzdur. Dalları karşılıklı oluşan, yaprakları aşağı doğru sarkık ve oval şekildedir. Meyvenin şekli hafif yassı bir şeftaliye benzer ve tulü ortalama 7,5 cm. çapı ise 5 cm. civarındadır. Dışında patates renginde ince bir kabuğu ve içinde sarı-açık kahve renginde, kokusu yasemine benzeyen gayet tatlı bir meyve eti vardır. 

Genellikle marcottage yöntemiyle üretilen bu meyvenin fidanları asıl yerlerine 6 X 6 m. ara ile dikilir ve ekseriya dikimden bir sene sonra meyve verir. Ağaçlar, genellikle senede iki defa çiçek açarlar. Ancak bütün sene meyve verirler. Hafif eğimli sahaları seven Çiku ağacı yalnız yağışlı tropik ülkelerde yetişen bir bitkidir. Meyveleri ezilmemesi için biraz ham olarak toplanır ve hasırlar üzerinde korunarak ayrıca olgunlaştırılır. 

Tohumları, yassı bir badem iriliğinde ve gayet parlak siyah-kahve rengi bir kabuğun içindedir. 




Tadına bayıldığım bu lzzetli meyve hakkında bulduğum bilgileri paylaştım sizlerle.
Hayırlı cumalar diliyorum...




1 Kasım 2014 Cumartesi

Geçen Haftalarda Biz.......India Gifts,Köfte Yağmuru-2, Dominos Keyfi,D&R Gezmemiz Ve Daha Fazlası...



Daha çok okumak...
Daha çok şey öğenmek...
Daha daha daha....
Elimden gelebildiği kadar daha çok yol katetmek istiyorum...
Bunları dile getirken boş bomboş geçen,en genç yıllarım geliyor aklıma.Ben diyorum,ben de diğer tüm gençler gibi vakt-i zamanında okumalıydım,okuyabilmeliydim.
çoluk çocuk-iş-hayat koşuşturmasının tam ortasında değil.

Eşim,"sendeki hırsın onda biri bende olsa yeter de artardı bana "diyor.
Gülüyorum...


Eşim;hayatımda rastladığım en donanımlı en zeki insan.
Abartmıyorum....
Ciddi ciddi öyle yani.
"Bay vikipedia" diyorum kendilerine..
Bunca bilgiye şaşıyor,şaşırıyorum...Gururlanıyor saygı dyuyorum...Bir eksiği de var hemen belirtiyorum ..Başarı için zekaya sahip olduğunuz kadar azim ve hırsa da sahip olmanız gerekmekte bence...
Nıck!
Dirhem hırs yok anacım!:)

Mesela!!!Bir Kimyager olarak önünde sadece TUS engeli var Biyokimya Uzmanı olabilmek için.
Ancaaaaak beyefendimiz sınava girmek yerine pc.de strateji oyunu oynamayı tercih ediyor,yada hobileriyle ilgilenmeyi:) Onun bu önemsemeyip boşvermeleri beni çıldırtıyor:)
Tamam prestijli bir işte ve iyi bir birimde çalışıyor,çok önemli işlerle uğraşıyorsürekli seyahatlerde,denetimlerde,gezmelerde ama ne var azıcık (bir sınavcık) dişini sıkıp Biyokimya Uzmanı olsa.? 
dimi?

Yok efendim,yok.malesef yok.
Ben şu çocuklu halimle Veterinerlik okuyup,sonrasında Tus'a hazırlanmaya niyetleniyorum (ama örgün olmasından mütevellit gözüm yemiyor açıkçası,o;ayrı!) ama,onun kılı kıpırdamıyor...

O bana "sendeki şu hırs ve azim bende olsaydı keşke"diyor.
Ben ise ona "sendeki şu zeka ve diploma bende olsaydı keşke" diyorum :))
Gülüşüyoruz...

Biliyoruz ki ikisi de tek başına bi anlam ifade etmiyor.İşte tam da bu noktada oğlumun zeki olması için dua ederken hırslı ve azimli olması için de dua ediyorum.Hırsını faydalı şeylere ilme kullanmasını diliyorum elbette...

Bu arada Kimya ve Veterinerlik bölümü mezunlarının TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı)'a girmelerinin gerekliliğini altını çizerek belirtiyorum.Gerçi bu bölümleri bitirip,bu avantaj hakkında bilgi sahibi olmayan yoktur heralde,ancak ben yine de bilgilendirmek istedim.
Hoş!! önünde böylesine kek bir fırsatı eşimden başka,tepecek kimse olduğuna da inanmıyorum.:(

Daha önce büyük uğraşlara rağmen 63-64 puanla TUS u kazanamayanların yerine ,52-53 gibi düşük puanlarla asistanlığa yerleşti Kimya,Eczacılık ve Veterinerlik bölümü mezunları...Bu değerlendirilmesi gereken şahane bi fırsat bence.Ve değerlendirenleri tebrik ediyorum buradan...Tabiki bizim asistanlarımızı da:))

Neden fırsat olarak görüyoruz peki??
Sadece yan dallar giriyor sınava çünkü .Çünkü Biyologların önünü kapattılar TUSa.
Biyologlara TUS engelinin gelmesiyle, meydan Kimya,Eczacılık ve Veterinerlik mezunlarına kaldı.Sınavlar kolaylaştı atanma puanları düştü.Çünkü yarışanlar aynı seviyedeler.Yani 6yıl tıp okumuş doktorlarla aynı yarış içerisinde değiller....

...Ayyyyyy ne güzel bişiiiii bu ya.Düşünsenize önünüzde sadece tek bir sınav engeli var.TUSa hazırlanacak 52 gibi puan alacak hayatınızın geri kalan 4 yılını paranızı alarak asistan olarak devam edecek,4 yılın sonunda ise atandığınız bir Laboratuvara Uzman olarak gideceksiniz.Para kısmını hiiç konuşmuyorum bile...Bi düşünün.
Bu prestijli meslek beni mest ederken eşimin kılı bile kıpırdamıyor.Ben onu hırslandırmak adına Veterinerlik okuycam,sonra TUSa giricem sonra da Uzman olucam diyorum."TAMAM" diyor.:))))))Sadece "tamam,ne güzel"diyor.
:)))))
Off neyse işte benden bu kadar.İnşallah ikna olur.Yada inşallah bu kaymaklı fırsatın kendi farkına varır diyorum.Asistan arkadaşlar biz ikna edelim eşini diyorlar ama ne fayda.İşinde rahat olduğundan pek yanaşmaz biliyorum...
Neyse hakkımızda hayırlısı olsun diyorum.


Mutfağımın bu bölümünü çook seviyorum.
Mutfak masamızın bulunduğu alan..
Tablo;Evim.Net ten.
Ünlü Japon kalesi...


Arkadaşım Muradiyenin tarifine göre yaptığım ve Berkay_ın bayılarak yediği kolay tava pizza...
Gerçekten yapımı kolay kendisi lezzetli.Elbette diğer pizzalar gibi değil ama masrafsız ve hızlı olmasından dolayı tercih nedeni...Eksiği ise biraz kuru olması...

Dün ise Dominos'un Bol Malzemos+Extravaganza sı söylenilip ailece afiyetle mideye indirildi.Tavsiyem Dominosun Kayseri Ateşi ama bunlar da hoştu gerçekten.Ancak tercihiniz kesinlikle İnce Hamur olsun.Ve parmesan kenar tavsiye ederseniz tadından yenmez söyliyim :))


Küçük beyimizin en sevdiği şeyi yapıyoruz bu aralar.Evde "Köfte Yağmuru" keyfi....
İlkini sinema da izledikten sonra ikincisini evde izler olduk...Hemde bıksakta usansakta DEFALARCA :(
Eğlenceli bi animasyon ama fazlası bayıyor......


Berkayın eline konan uğurböcüğümüz :))
Epey bi elinde kolu nda gezdirdikten sonra kendi rızasıyla doğaya salmaya karar verdi.Vebalkonumuza kadar uzanan koca ayva ağacının bi yaprağına bırakıverdi...


Hindistan dönüşü bizleri bulan minik hediyelerimiz .Berkaya her dönüşünde bi oyuncak getirmeyi ihmal etmeyen babamız bu defa araba serisi yapmış :)
Nihayet ipek bir fularım oldu nar çiçeği desenli.Yuppi!
İnanılmaz mutluyum.
Yumuşacık vee %100 silk :)

Çiku isimli bi meyve geldi  bide :) tropikal meyveleri çook severimbu arada .Çiku da aromatik ve çok lezzetliydi.Görünümü patates,lezzeti ananas+portakal+mango karışımı bişey.Tam olmuşunu yemek makbulmüş diye koyuvermiştim bi kenara olgunlaşsın diye.Yemek nasip olmayacak ya ,2 günde tüm meyvelerim çürümüştü malesef.
Anlayacağınız sadece bi tane yiyebildim..:(


Arkadaşlarla epeydir yaptığımız haşhaşlı çörek polemiğine son noktayı koyuyorum
ve "Minty yapar"diyorum.
Üstat Elif hanım tarafından tadına bakıldı ve onaylandı :)
OLMUŞ OLMUŞ...PEK GÜZEL OLMUŞ...
Bu arada bu çöreği çok sevdiğimi bilen canım arkadaşım Ayşeciğimin annesi bana taa Amasyalardan dövülmüş haşhaş alıp getirmiş.Canım arkadaşıma bu ince jesti için çok teşekkür ettim tabiii.
Ve hemen yapıverdim.Gerçi bayram sabahı yememiz için veren Sevimser teyzemin çörekleri kadar olmadılar ama eh oldular işte benimkiler de.Yavaş yavaş geliştiricem daha da...


Veee bir kez daha yakından ipek fularım...
Çok şımardım tabisiiiii.....
Biraz görmemiş oldum ama eveet hiç ipek şalım olmamıştı yani görmemişliğim doğru :))))


Ve kendi beğendiği zarif el işçiliği Gümüş-Zirkonyum kolye setim...Bi şekilde yine ilerde hatılanmak üzere benim dünyamda yer aldılar kendileri...
Yaşlandığım zaman bu yazılarımı keyifle okumak istiyorum.Allahım sağlık sıhhat ve ömür verirse tabi...Anı yazmak anı biriktirmek inanılmaz güzel...

Bloga yazmadığım süre zarfında işi dolayısıyla Erciyes Üniversitesine gidip 2 gün kalıp işlerinin bitirp geldi eşim.Yarın da Ege Üniversitesine günübirlik gidip gelecek işi gereği yine.Akşam evde olacağı için bi sıkıntı yok benim için...

Yine bu süre zarfında kuzencanlar gelip bir hafta misafir oldular bizde.Berkayla inanılmaz tatlılardı,inanılmaz yaramazlardı.Çok eğlendik,çok çıldırdık...Ama oğlmun yaşıtı kuzeniyle birlikte zaman geçirmesi anı biriktirmesi inanılmaz güzeldi.Cemoş Cemoş diye geziyor şimdilerde....Kuzenlerimle büyüyen biri olarak bunun çok güzel olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim...Birlikte çok güzel zaman geçirir kız kıza dolu dolu sohbetler ederdik.Severdik birbirimizi...Şimdilerde Buki kuzencanla hala öyleyiz elbette.Umarım minik kuzenler de devam ettirirler sevgilerini...

Benden/bizden bu kadar...

En sevdiklerinize hep yakın kalabilmeniz dileğiyle...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...