30 Ağustos 2013 Cuma

Topkapı Sarayı

  
Ve İşte Topkapı  Sarayı...


 Bir sonraki nokta benim çoook merak ettiğim Topkapı Sarayı oldu.Ve ben tek kelimeyle büyülendim.Keşke dolu dolu zamanımız olsaydı da 2 günümüzü hatta abartıp 3 günümüzü sadece Topkapı Sarayını gezmeye ayırsaydık.Zaman kısıtlı olduğundan hızlı çekim gezmeye çalıştık.
Eğer müze kartınız varsa sorun yok,kısa bir kuyruğun ardından hoop diye giriş yapabiliyorsunuz saraya.Ancak daha evvelinden hazırlıklı davranmadıysanız -bizim gibi- vay halinize.Göz alabildiğine uzayan ama Allahtan çok çabuk akan bir kuyruk vardı müzekart gişesinde.
Cancağızlarım o kuyrukta bekleyedursunlar ben İşbankasının bana ve elbetteki tüm müşterilerine tanıdığı Maksimum kart avantajını kullanarak daldım içeriye.
Eğer işbankası maksimum kartınız varsa birkaç yer hariç (Yerebatan sarnıcı 10 tl.Harem girişi 15tl.) yurt genelindeki tüm müze ve örenyerlerine ücretsiz girebiliyorsunuz.
Harem ve yerebatan sarnıcında geçmiyor,sizleri bilgilendirmek isterim bu konuda.

 
 Saray avlusuna adım attık atmasına ama kuyruk işkencesi bitmedi.Bu kez "sesli rehber" alma kuyruğuna giriyorsunuz.Heveslendik,gezdiğimiz yerlerin tarihi hakkındaki bilgileri gezerken dinleriz dedik ve 25 tl karşılığı 1 saatliğine cihazı kiraladık.İnanın bana  hiç tavsiye etmiyorum.çünkü hiç bi işinize yaramıyor.Siz onu dinlerken zaman akıp geçiyor ve siz bulunduğunuz yeri gezmeye konsantre olamıyorsunuz.Neyse ilk 10 dakikadan sonra üçümüzde fırlatıp attık bi kenera ve başladık bu büyüleyici mekanı gezmeye.
 Gerçekten büyüleyici.Şahane Olağanüstü.Anlatmaya kelimelerin yetmediği bir yer...


 Her resmin bir anlamı,bir çekilme nedeni var aslında.
Ancak o kadar çok resim çekmişiz ki hepsini buraya koymamın imkanı yok sanırım.Bu nedenle;bir kaç kareyi birleştirerek anlatayım istedim.

Yukarda gördüğünüz resim" Harem avlusu" .
Tüm saray erkanın karşılaştığı,cariyelerin sultanların harem erkanıyla,harem erkeklerinin-cariyelerle karşılaşabilecekleri tek yer burası.Yine yukarıda sağ alt köşedeki resim ise cariyelerin sıraya girip Hükümdarı selamladıkları yer olarak geçiyor.


 Sağ yukarıdaki resim filli bahçenin üstten bir görünümü.Savaş yıllarında filler bu bahçede tutulurmuş.

Diğer resimler ise;sarayın harem kısmının dış görüntüleri.Tabi yüzyıllar önce buralarda neler yaşandığını,bu görünen yerlerin ne olarak kullanıldığını,buralarda kimlerin ne amaçla dolaştığını bilemiyoruz.
Bazen düşünüyorum da bir sarayda sultan olarak (yani hünkarın kızkardeşi) doğmak şahane bişey olsa gerek.Sultan olarak doğacak,devlet işlerine hiç müdahil olmayacak ve o dönemin  şaşaasının tadını çıkaracaksın. :)


Ve işte Saray Hareminin iç görüntüsü.Duvarlardaki işlemeler,çiniler şahane...

 Burası Valide Taşlığı olarak bilinen;Hükümdarın,annesini ziyarete giderken kullandığı yol.Muhteşem tavanı ve elbette o döneme ait Valide Dairesi....


 Haseki Dairesinin Girişi...


Yukarda 1.Ahmed Hanın Has Odasını görüyorsunuz.
Bu has odayı diğer has odalarından ayıran özellik ise;odanın içinde yemiş odası olarak ayrılan özel bir alanın olması ve o dönemlerde rahata düşkünlüğün sembolü olan ve haremde sadece bu odada bulunan,bir çeşmenin yer alıyor olmasıdır. Bu Has oda Topkapı sarayına sonradan eklenen bir odadır.


Haremde 400'ü aşkın oda ve geniş daireier bulunmakta.Sarayın en alt katında mermerleri bembeyaz olmuş bir süt havuzu bulunmaktaymış.Daha önce hiç duymamıştım.Sarayın ve mutfağın tüm süt ihtiyacı bu havuzdan karşılanmaktaymış.bunların dışında daha neler var?diye insan merak ediyor elbette.3 kat ve 400 odayı turistlerin makul bir zamanda gezemeyecekleri düşünülerek kapatılmış harem ve sarayın diğer kullanım alanları,zİyareti hızlandırabilmek adına.Mesela resimde görülen merdivene ve üst katlara çıkılması da engellenmiş.Topkapı sarayına gelipte Harem bölümünü gezmeden gidenler için söylüyorum gerçekten çok şey kaçırmış oluyorsunuz.Çünkü sarayın en güzel yerleri bu özel alanda ayrılmış diyorum,bilginize...

*******
Haremden çıktıktan sonra Sarayın bahçesini turlayıp en önemli yerlerden birine yine Topkapı Sarayında bulunan Kutsal Emanetleri (Hırka-i Saadet Dairesi ) gezdik.Burada resim izni olmadığından çekemedik ama o muhteşem havayı soluğumuz için binlerce kez şükrettik.Mutlaka gidilmesi gereken ve gözyaşlarınızı tutamayacağınız bir yer.Peygamber efendimiz (S.A.V.)in mübarek sakalı şerifi, mübarek hırka-ı şerifi,Peygamberimizin Mübarek ayak izi,Hz. Fatma r.a.validemizin o mübarek  hırkası,Hz.Hüseyin'in cübbesi,Hz. Ali
'nin,Hz. Ebubekir'in,Hz Ömer'in ve Hz.Osman'ın kılıçları,sahabe kılıçları ve en önemlisi Peygamberimizin o mübarek elleriyle tuttuğu kılıçları,kuranı kerimler ve mekke-i münevvereden getirilen topraklar sergilenmekte.Ve canlı olarak sürekli Kuran-ı kerim okunmaktadır.Bu nedenle bir birçok turistin bile üzerlerine şal alarak girdikleri bu mekanlara bir müslüman olarak daha tertipli girmemiz gerektiğini düşünüyorum ve girişte de belitildiği gibi buna göre giyinmenizi tavsiye ediyorum. Yine bir başka odasında Hz Musa peygamberin asası,Hz.yahyanın el ve kafatası kemikleri,mekkeye ait bir su oluğu ve şuanda hatırlayamayacağım birçok kutsal emaneti görme fırsatı bulduk.

********
Sonrasında yine fotoğraf çekiminin yasak olduğu Topkapı Sarayı Müzesinin Hazine Dairesini gezdik.Burada Sarayda kullanılan değerli eşyalar yakut ve elmaslar,takılar,aynalar ve en önemli parçası olan Kaşıkçı Elmasını görmüş olduk

Topkapı Sarayı gerçekten gezilmeye değer,Her alanı buram buram tarih kokan bir yer....toplam gezi süremiz 5-6 saatti sanırım,doymadık,doyamadık diyorum.Birsonraki postta Yerebatan sarnıcı var...Herşey gönlünüzce olsun diyorum...

mintiden sevgiler

İstanbul ve İstanbul...


 İstanbul...Gitmeyenin içinde kalan ukte,gidenin diline düşen efsane...Gezmekle görmekle bitmeyen, yaşamaya doyum olmayan ama asla yaşanmayacak bir yer olan,dilere pelesenk olmuş ,aşıkların gönlünü fethetmiş şairlerin dilinden düşmeyen şehir...

Bu yaz yolumuz İstanbula'ydı.Tatile gidemeyeceğimizden,içimizi İstanbul ile bi nebze ferahlatalım istedik...Doğru bir seçim olduğunu,dönüş yolunda,yüzlerimizde kalan tatlı tebessümle anladık...Çok gezdik,çok yorulduk,çok eğlendik...Koştuk koştuk ama görmek istediğimiz yerleri bu kadar kısa zamanda bitiremedik...Daha nereler mi var?Nereler yok ki...İstanbul gerçekten doya doya,kana kana içilmesi gereken,her köşesindeki saklı güzelliğin görülmesi,tarihe tanıklık eden yanının tadına varılması ve turizm açısından değerinin bilinmesi gereken bir şehir.


  Gülhane Parkı ile başladı ilk günkü yolculuğumuz...Gülhane Parkı, İstanbul'un Fatih ilçesinde yer alan ve vakt-i zamanında bir yanı Topkapı sarayına açılan,içinde güllerin ve koruların olduğu tarihî bir parktır.Şimdilerde ise tüm halka açık sakin,kafa dinleyeceğiniz bir alan.


Okuduğum Osmanlı kitaplarının ve izlediğim dizinin etkisinden olsa gerek ben hep Osmanlı dönemindeki halini canlandırıp durdum kafamda.Eteklerini salına salına gezen sultanlar,o dönem yaşanan olaylar,entrikalar...Nice nice milletlerin gelip geçtiği,nice milletlerin ayak bastığı toprak;bi düşününsenize...Kimbilir;tarihten başka kimsenin tanık olamadığı,ne olaylar yaşandı oralarda....Neyse biraz fazla etkiliyor sanırım beni Osmanlı tarihi.


Gülhane parkının kuzeyinde yeralan Gotlar Sütunu...  

Soluklanmak için yürüyüşümüze ara verdiğimiz bir anda çekildi kendileri...
 Sonrasında Topkapı Sarayına doğru yola koyulduk...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...