30 Kasım 2010 Salı

Champ Tajdar (bir Hint yemeği tajdar)...ve mini Hindistan belgeseli...




 herkese yepyeni bir ankara sabahından selamlar gönderiyorum.
bugün hem değişik bir başlangıç yapmak hem de Hindistan'dan dönen eşimin  izlenimlerinden bahsetmek istiyorum izin verirseniz....
eşim yapısı gereği fazlasıyla oturaklı,ağır yapılı bir kişiliğe sahiptir.ben de onun aksine kıpır kıpır ve hareketliyimdir.hal böyle olunca zaman zaman minik çatışmalar da olmuyor değil elbette hayatımızda.)
örneğin ben Hindistan'a gitmiş olsaydım ne var ne yok herşeyi resimler getirirdim sizlere sanırım.
yediklerimden kaldığım yere kadar.
lakin gel gör ki eşim sevmez pek böyle şeyleri.
o yaşananlar anılardan ibaret olsun ister "anı yaşayalım" der.ben de tam tersi fotolamak  isterim gördüğüm herşeyi.artı ve eksinin muhteşem uyumu var aramızda aslında.
zıt kutupların çekip kuvveti vardır bildiğiniz üzre:)işte bizimki de öyle...
lafı getireceğim nokta şu ki eşime giderken sıkı sıkı tembih etmiş,bol resim çekmesini söylemiştim.böylesi şeyleri sevmemesine,iş arkadaşlarıyla denetim amaçlı orada bulunmasına rağmen beni kırmayıp fotoğraflamış yine de sağolsun.

fotoğraflara geçmeden önce etin fazla değil,neredeyse hiç tüketilmediği Hindistan'da lüks otellerin favori yemeklerinden birini paylaşmak istedim sizlere...
 Champ Tajdar...

şampiyon tajdar için gerekli malzemeler...
 yarım kg.iri kuzu kaburga
3 diş sarımsak
yarım çay kaşığı zencefil
1 çay kaşığı kırmızı biber tozu
2 çay kaşığı tuz
yarım çay kaşığı tarçın
2-3 adet defne yaprağı
3 yemek kaşığı sirke
2 adet kabuk tarçın
1 adet limon
servis esnasında kuru soğan

yapılışı:

1-zencefili,1 sarımsak ezmesini, kırmızı biber tozunu,sirkeyi,tarçını ve tuzu karıştırarak bir sos hazırlayın.iyice yıkadığınız kuzu kaburgalarına bu sosu iyice sürün ve bir saat kadar bu sosta bekletin.

2-Bir fırın kabına kuzu kaburgayı yerleştirin.tepsiye yine bütün sarımsakları ,1-2 kabuk tarçını ve defne yapraklarıını ekleyin.kaburgaların yarısına gelecek kadar da su ekleyin.ve üzerini alemünyum folyo ile kapatarak daha evvelden ısıtılmış 200 derecelik fırında 1 saat kadar pişirin.

3-eti çok kurutmamalısınız.yumuşak olmalıdır.bu nedenle suyunu arada kontrol edin.piştikten sonra bir süre de folyoyu çıkararak üzerini kızartın.

4-servis tabağına taç şeklinde alarak üzerinden eritilmiş tereyağı ve birkaç damla limon gezdirin.yine limon dilimleri ve dilimlenmiş kurusoğan ile servis yapabilirsiniz....ayrıca tarifin orjinali için buraya bakabilirsiniz...

herkese afiyet olsun 


eşimin 6 geceliğine iş seyehati için gittiğini ve benim de hasretle yol gözlediğimi  daha evvelden biliyorsunuz zaten.dualarınız ve cici temennilerinizle beni yalnız bırakmadığınız için de teşekkür ediyorum sizlere...internetten inceleme fırsatı bulduğum kadarıyla lüks bir otelde kaldılar Mumbai (Bombay)da.eşimi rahatsız eden yoğun kokuyu saymazsak genel itibariyle iyi bir seyahat denilebilir elbette.ama eşimin eve geldiğinde "canım memleketim benim"deyişini de unutamam sanırım.


eşimin izlenimlerinden anladığım kadarıyla tam bir baharat ülkesi Hindistan.baharatın kokmadığı tek bir alan bile yok sanırım.
ve tüm yemeklerinde yoğun baharat lezzeti varmış eşimin anlatımına göre.
aşırı aromatik baharat kokusu:((
biliyorum eşim zaten çok hassas bir bünyeye ve çok özel bir damak tadına sahiptir.
belki eşime kötü gelmiş olabilir diye iyi niyetle düşünmek istedim lakin eşimin getirdiği hediyelikleri ilk kokladığımda yarım metre uzağa sıçrayıp,ona hak vermedim de değil.hani.
gerçekten iğrenç koku,mağazalardaki kumaşlara bile sinmiş.


" yemek beğenmenin en büyük sıkıntı olduğu ülkede neyseki tropikal meyve bolluğu insanın imdadına yetişiyor" diyor tam bir meyve aşığı olan eşim.
anlayacağınız Hint yemeklerinden nasibini alan eşim sonraki günlerini,bol bol pasta,meyve ve tatlı şeyler yemekte bulmuş çareyi.bizim kültürümüze en yakın olarak da tereyağlı gözlemeleri ve nan ismini verdikleri kıtır ekmekleri çekmiş dikkatini.
üstteki değişik meyve kokteylini, bardağın ağız çevresine acımsı bir baharat mixi sürerek sunum yapmışlar...

 sizce de benzemiyor mu bizim katmerlere:))


 *****************************************
gelelim eşimin objektiflerine yansıyan Hint manzaralarına...

halkın büyük bir kesiminin sefil olarak yaşadığı ülke görüntülerinden birini yayınlamak istedim sizlere.zaten ilerleyen yıllarda Hindistan nüfusunun Çin nüfusunun önüne geçeceğine dair bir haber okumuştum yakın zamanda

 ***
 




ekonomik gelirin oldukça düşük olduğu ülkede insanların büyük çoğunluğu ulaşımını rickshaw adı verilen bu araçlarla sağlıyor...



***

 yine eşimin ilgisini çeken detaylardan biri yoksul olan halkın eğitime olan merakı.çapulcu şeklinde gezen,hatta dlenci kılığında dolaşan çocuklar dahi okula giderken aileleri tarafından çiçek gibi tertemiz giydiriliyormuş.
hatta çocuklar bu ülkede ışıklarda duran arabalara sigara satmak yerine kitap satıyormuş



***





 yine ülke genelinde lüks otomobiller görmek pek mümkün değil.ulaşım için kullanılan taksilerin neredeyse tamamı bu modelde...


***




Hintler de budizm çok yaygın.küçük heykelciklere,ineklere,putlara tapıyorlar genelde.sunakta gödüğünüz çiçekler ise onların kutsamakta kullandıkları kutsal çiçekleriymiş.
 



 ***






yine Mumbai şehrindeki Hindistan'ın en büyük şehridir,şehrin merkezinde ulaşım amaçlı kullanılan otobüsü görüyorsunuz resimde...gelir düzeyi işte bu halde bu ülkede...







 ***
 

 resimde görünen yapı ise büyük mumbai kapısı...
yine merak edenler için söylüyorum Hindistanın para birimi Rupi.hint rupisi.nüfüsu 1 milyarın üzerinde olan ülkede bir çok dil kullanılmakta.özellikle Tamilce,Bengalce,Nepali vs.gibi.lakin resmi dil olarak Hintçe ve İingilizce kullanılmaka.
***

eh Hindistan' a gidipte Hint kumaşı getirmeden olmaz elbette
.bunlar da eşimin tıka basa dolu olan valiziyle,benim için getirebildikleri...

***


***********************************************************************************

İNGİLİZ MİMARİSİNİN HER YERDE VARLIĞINI HİSSETTİRDİĞİ YAPILARDAN BAZILARI VAR ŞİMDİ SIRADA
BUYRUN LÜTFEN...




binanın neredeyse heryeri bitkilerle dolu.keşke burada da böyle binalar olsa.Ankara yı çok seviyorum lakin binalardan görünmüyor oluşu bazen itiyor beni.bu nedenle kimi zaman eşimle küçük,yeşil,denize uzanan şirin bir diyar hayali de kurmuyor değiliz hani....
bakalım...nasip...belki ilerde...


ben en çok binaları beğendim bu ülkede.eşim hemen hepsinin ingiliz mimarisi olduğunu söylüyor.
gerçekten uzunca bir süre ingiliz sömürüsünde kalan Hindistan birçok yönden hala ingiliz izlerini taşıyor.trafiğin soldan akması gibi..


 ingiliz döneminden kalmış olsa bile ben binalardaki mimariyi çok beğendim.
lakin yoğun rutubet nedeniyle binaların rengi 
çoğu kararmış vaziyette.yada çok koyu görünümlü...


Hintlilerin hayatının görünür kısmına egemen olan bir tutku daha vardır ki eşim onu görüntüleyememiş olsa gerek : Kriket. sanırım bu mini belgesel de bunu söyleden geçemezdim. 
Mumbai’de hangi meydanın kıyısından geçseniz geçin güneşin altında elde sopalar kriket oynayan beyaz giyimli insanlar görürsünüz. Oval Meydan’ın kriket sahası  bunların en ünlüsüdür ve günün her saati özellikle de hafta sonları yüzlerce oyuncu ve meraklıyı ağırlar. 


MUMBAİ...HİNDİSTANIN EN GÖZDE EN KALABALIK ŞEHRİ...
Mumbai;ne tek başına Bollywood’tur,ne de aşırı göç nüfus yoğunluğu  konut sıkıntısı çarpık kentleşme ve yoğun trafik kıskacında devinen bir metropol.
Tarihsel kültürel ve insani bir zenginliğin buluştuğu eşsiz bir arenadır.Ve rüyaların seri biçimde üretildiği bu şehirMumbai-Hindistan ziyaretçisini ticaretini yaptığı hayallerle değil,en gerçek imgesiyle çekiyor kendine.


 mini belgeselimizden bu kadaaaar.umarım hoşunuza gitmiştir.
bakalım eşimin bir sonraki seyahati nereye olacak.çok özlüyorum,hasretle dönüşünü bekliyorum ama işi için olduğundan buna mecburen dayanıyorum.



mintiden herkese sevgiler...

28 Kasım 2010 Pazar

kaplumbağa salatası


 

 herkese cici pazarlar,
sıcacık bir ankara sabahına uyandım bugün.
eşimin dönüş mutluluğuydu sanırım güneşi bu denli sıcak kılan:)
bu hafta sonunu oldukça yoğun yaşadım..bol bol mutfakta yeni lezzetler deneme fırsatı buldum,eşimin dönüşü için ona en sevdiği şeyleri hazırlarken.ve öylesine güzel bir tuzlu kurabiye denedim ki arkadaşlarım bayıldılar.gerçekten tadı pastane kurabiyesiyle aynıydı,çok pardon ondan daha lezzetli ve kıyır kıyırdı.çok sevdiğim bir ablamın bloğundan görerek denemiştim.inşallah ilerleyen zamanlarda hem nefis lezzetimi hem de marifetli ablacığımın ismini sizlerle paylaşacağım.

eşimin dönüşü için lezzetler hazırlarken aklıma bu salata geliverdi.daha evvel iftar soframda da gelen misafirlerime yapmıştım. nasıl yaptığıma ve neler kullandığıma gelin birlikte bakalım...

(made in minti)

 kullanılan malzemeler
1 su bardağı kuskus
1 çay bardağı garnitür
1.5 çay bardağı yoğurt
3 yemek kaşığı mayonez
tuz
3adet salatalık
1adet havuç
göbek marul
1 diş sarımsak

 yapılışı:
1-kuskusu yeteri kadar suda haşlayın ,süzün ve soğutun.soğuyan kuskusun içerisine garnitürü katarak karıştırın.dilerseniz içine rendenin ince kısmı ile havuç da rendeleyebilirsiniz.bu tamamen size bağlı.ben garnitürümdeki havucu yeterli bulduğumdan rendelemedim.

2-sarımsağı döverek yoğurda katın ve mayonezi de ekleyin,bu yoğurt karışımını da kuskusa ekleyerek,tuz  ilavesiyle karıştırın.

3-kaplumbağa  şekli verebilmek için oval yada yuvarlak derince ve dilediğiniz büyüklükte bir kalıp yada kase seçin.kalıbın içini ıslatın yada streç filmle kaplayın.içine kuskus salatasından koyun ve bir kaşık yardımıyla iyice bastırın,üzerini streç filmle kapatarak dolaba kaldırın.yaklaşık bir saat sonra buzdolabından çıkardığınız kalıbı, tabanına göbek marullar serilmiş servis tabağına ters çevirin.

4-salatalıkları ince ince dilimleyin.tüm yüzeyi salatalık dilimleriyle kapatın.

***ben bu şekli ilk kez  taze nane arkadaşımın bloğunda görmüş ve çok beğenmiştim.daha sonra bir çok arkadaşımda görmeme rağmen,burada sevgili taze nanemin ismini zikretmek istiyorum.arkadaşım kaplumbağanın kafasını yumurtayla yapmayı tercih etmiş.ben salataya uymayacağını düşündüğümden,daha uygun olan salatalıkla yapmayı tercih ettim.tercihi size bırakıyorum bu noktada.kaplumbağanın bacakları için havuç hullanabilir ve dilediğiniz şekilde servis yapabilirsiniz...

afiyet olsun...

mintiden sevgiler....


25 Kasım 2010 Perşembe

sucuklu paçanga böreği


sevgi ve selamlar,
sizleri bugün çok sevdiğim,hatta en çok sevdiğim börekle başbaşa bırakmak istiyorum.
pastırmalı orjinal paçanga lezzetine diyecek laf yok elbette.onun kokusu,lezzeti bambaşka şüphesiz.lakin her daim evinde pastırma bulunduramayan ve paçangayı merak eden arkadaşlara da bu leziz böreği denemelerini öneriyorum.ve paçanga müptelalarına paçanga böreğini bir de sucuklu deneyin diyorum.

 normalde kahvaltılarda cumhuriyet sucuklarını tercih ediyoruz daha yağsız olması münasebetiyle,lakin börekte pınarın mangal sucuğunu kullandım ki çeşnisi çok aromatik ve zengin gerçekten.size de tavsiye ediyorum dedikten sonra,dilerseniz tarife geçelim...


malzemeler
iki adet parmak sucuk
3 adet yufka
1 adet domates
2 adet sivri biber
3 kibrit kutusu kadar kaşar peyniri
2 adet yumurta
galeta unu
kızartmak için sıvı yağ



HAZIRLANIŞI
1-Böreğin içini  hazırlamak için ,bütün malzemeleri geniş bir kaba ayrı ayrı doğrayın..Daha sonra yufkaları da üçgen şeklinde 4'er eşit parçaya bölün.

2-Üçgen şeklindeki yufkanın geniş köşesine doğradığınız malzemlerden arzu ettiğiniz miktarda  koyarak rulo şeklinde sarın.ben domates ve biberi bu börekte tatlarını baskın olacak şekilde sevmediğimden çok az kullandım.ama damak tadınıza göre,miktarlarda oynamalar yapabilirsiniz elbette.

3-Yufkaların uç kısımlarını tutsun diye hafif ıslatabilirsiniz.sarıp hazırladığınız tüm ruloları önce çırpılmış yumurtaya batırın.ardından bolca galeta ununa bulayın.sıvı yağda her iki tarafıda pembeleşinceye kadar kızartın ve kağıt havlu serili tabağa alıp,yağını iyice çektiktren sonra dilediğiniz şekilde servis yapın.

AFİYET OLSUN



mintiden notlar
***birçok kişi paçangaları bol sıvıyağda kızartır.ben teflon tencerede yeteri kadar sıvıyağ kullanıyorum.börekler yağı çektikçe tekrar ilave ediyorum.daha hafif oluyor.

***bu böreğin lezzeti galetasının bol olmasında gizli.bolca galetaya bulamayı unutmayın.ve bol kaşar elbette.bir de küçük bir sır;paçanga böreğini çok sıkı sarmayın:)

***eğer hazır satılan galetaları almak istemiyorsanız benim gibi siz de galetanızı evde yapabilirsiniz.bunun için;bayatlayan somun ekmeklerinizi iyice kuruttuktan sonra robottan incecik çekip,teflon bir tavaya koyarak hafif pembeleşinceye kadar karıştırmanız yeterli.bayatlayan ekmeklerinizi de değerlendirmiş ve geri dönüşüme kazandırmış olursunuz...

ellerinizle hazırladığınız galetanızı afiyetle ve güvenle kullanabilirsiniz...

mintiden sevgiler...

24 Kasım 2010 Çarşamba

çerkez tavuğu


 

selam ve sevgiler.
bebeğimin uykuya daldığı şu dakikalarda hazır evdeki işleri de toparlamışken yayınlayacağım postumu da yazmak istedim,silerle paylaşmak üzere.
eşimin evin heryanına,hatta hiç ummadığım noktalarına dahi sakladığı notlarla karşılaşmaya devam ediyorum.inanmayacaksınız ama son bulduğum not deterjan kutusunun içinden çıktı."yok artık" dedim kendi kendime.inanın hiç aklıma gelmezdi oraya bakmak,deterjan lazım olmasaydı.:))
mutlu mutlu geçiriyorum eşimin evde olmadığı günlerimi anlayacağınız,yine onun sayesinde:))...

bugün çerkez tavuğunu  sunmak istedim sizlere.ne zaman yaptığımı ne siz sorun ne ben söyleyeyim.bir hayli vakit geçti üzerinden çünkü.ama sık yapar ve çok severim ben bu lezzeti.meze hazırlayacaksam ilk seçimlerimden biri çerkez tavuğu olur genelde.çoğu kimse üzerine yağ dökerek servis yapmayı tercih eder ama ben sade halini daha hafif bulduğumdan dökmüyorum .


kullanılan malzemeler 
2 adet tavuk göğsü
1 sb. ceviz içi
Yarım sb. yoğurt
Yarım çb. mayonez
2 diş sarımsak
3-4 y.k. haşladığımız tavuk suyu
Tuz
2 ince dilim bayat ekmek içi
süslemek için
Ceviz
közlenmiş kırmızı biber
taze nane yaprağı


 
Yapılışı:

1-Tavuk etlerini tuzlu suda haşlayın.Tavuklar haşlandıktan sonra ceviz içlerini ve sarımsağı da robottan geçirin,üzerine ekmek içlerini ekleyerek robotta öğütme işlemine devam edin.
 
2-Daha sonra 3-4 çorba kaşığı haşlanmış tavuğun suyundan ekleyin ve haşlanmış tavuk etlerini parçalayarak ilave edin ve  robotta iyice karıştırın.

3-Derin bir karıştırma kabının içerisinde  yoğurdu, mayonez ve bir miktar tuz ile karıştırın,içerisine tavuklu cevizli karışımı ekleyin. malzemeler birbirine iyice karışıncaya kadar karıştırın,servis tabağına alarak üzerini dilediğiniz gibi süsleyerek servis yapın.

afiyet olsun...


mintiden notlar:
***robottan geçirme aşamasında tavukları ve cevizleri ağıza gelecek irilikte çekmeye özen gösterin.çok minik yaparsanız mama gibi bir kıvam elde edersiniz ki bu pek tercih edilmez.

***yoğurt ve mayonez miktarlarını gönlünüzce ayarlayabilirsiniz.yine dilerseniz kırmızı biber eşliğinde tereyağı eriterek servis aşamasında üzerine dökebilirsiniz...

mintiden tüm gönül dostlarına sevgiler...

22 Kasım 2010 Pazartesi

sütsüz kayısılı bademli irmik tatlısı

made in minti

Tüm gönül dostlarıma yürekten sevgilerimi gönderiyorum
ve
hepinize merhaba demek istiyorum.
bugün inanılmaz mutlu geçiyor günüm.daha evvel demiştim cumartesi eşim Hindistan
'a gitti,pazar da ben İstanbul'dan eve döndüm diye.
ilk başlarda eşimden haber alamayınca biraz panikledim ama neyse ki sonra haberleşebildik ve çok şükür iyiymiş
(Hint yemeklerinden bozulan midesini saymazsak tabi)
sanırım bir hayli zayıflayarak dönecek yuvasına:)bu satırları okuyacağını düşünerek tüm içtenliğimle şunu söylüyorum,onu hasretle bekliyorum:)

canımın diğer yarısı öylesine tatlı notlarla döşemiş ki evi nereyi kaldırsam altından minik bir not çıkıyor.en son bir notu çikolata kutusunun içinde buldum.aynen şöyle yazıyordu:

" yakalandınn!! fazla yemek yok,bana da bırak olur mu!!seni seviyorum:))"
bu öyle tatlı bir mutluluk ki sanırım tarifi imkansız.kendisi çok uzaklarda ama varlığı benimle:)Rabbim herkese mutluluk nasip etsin yuvalarında...

evet mutluyum dedim ve yine yerken oldukça mutlu olduğum kayısı severlerin bayılacağı bir yaz lezzetini sunmak istiyorum.tarifi tamamen bana ait yine:))
buyrun tarife...


malzemeler:
1 kg. taze olgun kayısı
1 sb. tozşeker
1 y k. mısır nişastası
6 yk. irmik
1 paket vanilya
1 su bardağı dövülmüş badem (opsiyonel)


yapılışı:
1-olgun taze kayısıların çekirdeklerini çıkarıp pürüzsüz püre oluncaya kadar robottan çekin.ve tencereye aktarın.üzerine bir su bardağı şeker,mısır nişastası ve irmiği ekleyerek karıştırın ve ocağa alın.

2-ocakta iyice karıştırarak pişirin.suyunu çekerek kıvam kazanan kayısılı irmiğin içine vanilyayı ve dövülmüş bademi ekleyerek karıştırın.normal irmik tatlısı kıvamında olmalı.o kıvama gelinceye dek suyunu çektirerek pişirin.

3-ocaktan indirdikten sonra kullanmak istediğiniz kalıba dökerek soğumasını bekleyin.ben mini kaseler kullandım tek kişilik servis yapabilmek için.oda ısısına geldiğinde buzdolabında bir gece bekletin.kalıptan çıkararak servis yapabilirsiniz.

4-ben minik kaseleri servis tabağına ters çevirdim.taze kayısı ve badem eşliğinde servis yaptım...

***deneyenlere ve yiyenlere afiyet olsun diyorum...

mintiden sevgiler...

20 Kasım 2010 Cumartesi

fındıklı trabzon kurabiyesi



 selamlar sevgili dostlar
 herkesin kurban bayramını en içten dileklerimle kutluyorum...mintiniz hesapta olmayan sürpppriz bayram tatilinde şuanda...

bayram dolayısıyla evvela kurban kesim işlerimizi halletmek üzere eşimin memleketi olan Kırşehir'e gittik,
akabinde de bir haftalığına İstanbul'a gelmiş bulunuyoruz.eşim cumartesi Hindistan'a gidecek,o zamana kadar değişiklik olsun diye İstanbul turu yapalım istedik.evimizde olmadığımızdan dolayı da yeni mamalarımı sizlere sunamıyorum...ama yakın zamanda döneceğim ve cici mamalarımla yine aranızda olacağım inşallah...

o zamana kadar kendinize iyi bakın ve mintisiz kalmayın!!emi gönül dostlarım...:))
ben sizleri iade-i ziyarete gelinceye kadar,sizleri bu cici tarifimle başbaşa bırakmak istiyorum...

 daha evvel trabzon kurabiyesini paylaşmıştım hatırlarsanız.
hatırlayamayanlar trabzon kurabiyesi için buraya tıklayabilirler.

işte o kurabiyenin akabinde bu cici kurabiyeyi uyduruverdim.
yani bu da benim uydurduğum bir kurabiye.
aslında temelinde paşasoframın tarifi yatıyor elbette.lakin bir kaç küçük değişiklik ve fındığı içine sarararak fırına atma fikri tamamen bana ait ki eşim bu halini daha çok beğendi.bana sorarsanız trabzon kurabiyesi de tek başına çok lezzetli.lakin fındıkla yaptığım bu tarifin lezzeti tıpkı fındıklı hanımeller bisküvisini anımsatıyor.bu da benim sevgili eşimin hoşuna gidiyor.




 fındığı ne kadar bol kullanırsanız o kadar lezzetli oluyor.hamurunu rulo yapmak için açma aşamasında biraz daha inceltmekte fayda var bence.bir dahak sefere biraz daha incelterek fındığı yaymayı düşünüyorum.



bu cici,fındıklı lezzet için kullanılan malzemeler::
1 su bardağı misir unu
100 gr tereyağı (oda sıcaklığında beklemeli)
1 çay bardağı sıvı yağ
1 su bardağı toz şeker
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
  1 yumurta
1 çay bardağı süt
Aldığı kadar un 


  İÇİ İÇİN 1 su bardağı findik tozu 






yapılışı:
1-Bir kapta tereyağı, sıvı yağ, şekeri mikserle iyice çırpın.



2-Yumurta, süt ,misir unu, kabartma tozu ve azar azar un ilave ederek, ele yapışmayan bir hamur hazırlayın.


3- 10 dakika dinlendirdikten sonra, hamuru iki parçaya bölün ve tezgahın üzerinde incecik açın.ben biaz kalın açtım birdahaki sefere daha ince açacağım bu nedenle size ince açmanızı öneriyorum.açtığınız hamurun arasına bol miktarda dövülmüş fındık koyun ve rulo yaparak sarın.ve bir bıçak yardımıyla iki parmak enliliğinde kesin.


4-yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin. Önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında 20 dakika pişirin.





bildiğiniz hanımeller bisküvi lezzetini,çayınızın kahvenizin yanında afiyetle tüketebilirsiniz...


mintiden sevgiler

14 Kasım 2010 Pazar

Cevizli Etimek Tatlısı..Ve Minti'den Herkese Tatlı Bayramlar...



herkese cici selamlar sevgili gönül dostlarım,
etimek tatlısında  en çok,buram buram kokan karamel kokusudur beni  müptela yapan.o nasıl bir koku ve tattır ki öyle,insanın damağında uzunca bir süre yer kaplar...
ahh karamelli tatlar
karamelll  lezzeti!!!...
bir zamanlar nasıl da ütopik gelirdi bu kelimeler bana.karameli asla yapamam,beceremem sanırdım nedense.
tıpkı şuanda şeker hamuruyla hazırlanan pastalar gibi.
ama şunu öğrendim ki;insanoğlu bir işe el atmaya görsün.niyetleneceği ana kadar sürüyor insanın içindeki korkular.sonrasında korkunun yerini özgüven alıyor.şuan inanılmaz kıvam ve lezzetlerde karamel hazırlayabiliyorum mesela...
dilerim şeker hamurlu pastalar için de bu şekilde konuşabiliceğim günler gelir yakında.
çok istiyorum bir kerecik şeker hamurlu pasta hazırlamayı.
bakalım belki bebeğimin doğumugününde bir sürpriz çıkabilir mintininmutfağından
nasip diyelim şimdilik...


bu tatlımı yaptığım gün evimizin cam balkonu için çalışan işçiler gelmişlerdi evimize.
eh kime niyet kime kısmet oldu haliyle.
çayın yanında çalışan işçilere yapmıştı eşim etimek tatlısı servisini...afiyet olmuştur inşallah dedikten sonra tarifİme geçmek istiyorum izninizle...


  kullanılan malzemeler
- 1 Paket Etimek ( Tuzsuz )
- 1 Su bardağı toz şeker
- 1,5 Su bardağı su
- 1-2 damla limon suyu

 Muhallebisi İçin -

-1 litre süt
-4 yemek kaşığı un
-3 yemek kaşığı nişasta
-6-7 yemek kaşığı tozşeker
-1 yemek kaşığı tereyağı(50 gr.kadar yeterli.dilerseniz margarin de katabilirsiniz)
-1 paket vanilya

üzeri için
dövülmüş ceviz
tarçın


yapılışı:
1-yarım bardak şekeri tavaya alıp karamelize olup tamamen kendiliğinden eriyene kadar ateşte bekletin.eriyip karamelize olan şekerin üzerine suyu ve kalan yarım bardak şekeri ekleyerek karıştırın ve kaynamaya bırakın.indirmeye yakın 1-2 damla limon damlatıp altını kapatın.şerbetiniz koyu bir kıvamda olmamalı.bu nedenle fazla koyulaşmadan şerbetin altını kapatın.5-8 dakika kaynaması yeterli...

2-Etimekleri borcama dizip hazırladığınız şerbeti sıcak sıcak etimeklerin üzerine gezdirin.ıslanmayan kısımları kaldıysa bir kaşık yardımıyla kuru kalan kısımları ıslatmaya çalışın.yada yapabiliyorsanız daha iyi ıslanması için etimeklerinizi ters düz edin.

3-Etimekler iyice şerbeti çekdikten sonra buzdolabına alıp soğumasını sağlayın.

4-bu arada muhallebisini hazırlamak için; sütü bir tencereye alın.üzerine, tozşekeri, un ne nişastayı koyarak topaklanma olmaması için,bir çırpıcı yardımıyla soğukken iyice çırpın.ocağa alın ve sürekli karıştırarak pişirin..İndirmeye yakın tereyağıve vanilyayı ekleyerek karıştırın ve ocaktan indirin.

5-İlk sıcaklığı geçmiş olan muhallebiyi  şerbetli etimeklerin üzerine döküp,oda sıcaklığına gelmesi için bekleyin ve akabinde soğuması için buzdolabına alın.


 6-tamamen soğuduktan sonra ince kıyılmış cevizle tarçını karıştırarak serpin,artık tatlınız servise hazır...
 dilediğiniz şekilde dilimleyerek servis yapabilirsiniz...


mintiden notlar:

***şerbetin kıvamı koyu olmamalı.buna özen gösterin lütfen.fazla kaynatmadan ocaktan alın..

***karamel lezzetini daha yoğun hissetmek istiyorsanız 1 su bardağı şekerin tamamını karamelize edebilirsiniz.yada karamelize ederken şekerinizi biraz daha fazla ateşte tutabilirsiniz...lakin dikkat etmenizi şiddetle öneririm koyu bir renk almamalı şekeriniz.aksi taktirde acı bir tat oluşturabilirsiniz tatlınızda.

***karamelin üzerine çok soğuk bir su dökmemeye özen  gösterin,şekeriniz topaklanma yapabilir.ben genelde sıcağa yakın ılık su kullanıyorum.

***yine şekeriniz topaklanma yaptıysa endişelenmeyin sürekli karışrırarak eritmeye çalışın.kaynarken tekrardan eriyecektir...

***etimeklerin üzerine muhakkak sıcakken dökün ve daha iyi çekmesi için borcamın üzerini 5 dakika kadar kapalı tutun...



hepinizi yaradana emanet ediyorum.şimdiden hepinizin mübarek kurban bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

ve cici yüreklerinizden eksik olmamayı temenni ediyorum...


13 Kasım 2010 Cumartesi

taze kayısı muhallebisi (damla sakızlı)


 işte yazdan kalma gecikmiş ama lezzetinden hiç bir şey kaybetmemiş bir tarif daha.
affınızıa sığınarak geç de olsa yayınlamak istiyorum.yazın kayınvalidemler bahçeden bol miktarda kayısı toplayıp getirdiklerinde yapmıştım bu lezzeti.soğuk soğuk kayısı sevenler için oldukça lezzetli bir tarif.tam olarak içecek denmez çünkü tatlı kaşığıyla yenebiliyor ancak.bana göre muhallebivari bişey...

tarifime geçmeden önce sevdiğim iki arkadaşım beni mimlemişler.her ikisini de kıramayacak kadar çok seviyorum...

Garip alışkanlıklarımı ve yapamadıklarımı yazmamamı istemişler benden...
"ben en çok yükseklikten korkarım" diye başlayayım evvela...
 yüzmeyi bilmediğimden midir bilinmez suda boğulmaktan çok korkuyorum örneğin.havuzun kenar kısımlarında görürsünüz beni genelde:))
 yine çok gariptir,ehliyetim var ama araba kullanamıyorum:))cesaretim yok anlayacağınız...
sabah kahvaltılarını çooook seviyorum.
güne başlamayı,hayata hergün yeniden başlıyor olmayı hayatı kucaklamayı seviyorum,yaşamayı seviyorum,rabbimin verdiği bunca değerli nimeti seviyorum,eşimi ve yavrumu seviyorum... tamam artık susuyorum.güya mim yazmayacaktım.buradan gülcanımı  ve zelihamı kocaman öpüyorum...iyiki varsınız kızlar:))


şimdi sırada reçetem var...buyrun lütfen:)) 
sanırım bu reçetenin patenti bana ait:)) 
internette aramama rağmen böyle bir lezzetle karşılaşmadım.umarım beğenirsiniz...


kullanılan malzemeler
1 paket damla sakızı
1 çorba kaşığı pirinç unu, 
1,5 kg. taze kayısı,
1 su bardağı süt, 
1 su bardağı kayısı nektarı
2 çorba kaşığı tozşeker
1 çorba kaşığı nişasta. 



 Yapılışı:
1-bir tencerede 1 su bardağı sütü, kayısı nektarını, 1 çorba kaşığı tozşekeri ve 1 çorba kaşığı nişastayı çırparak soğuk haliyle karıştırın.

2-bir kg olgun kayısıyı robottan geçirerek püre haline getirin.daha evvelki karışıma ilave ederek ocağın altını açın.içine pirinç ununu da ilave ederek sürekli karıştırarak pişirin.

3-indirmeye yakın içine damla sakızını ekleyin ve ocağın altını kapatın.karıştırdıktan sonra kaselere yada cuplara paylaştırın...buzdolabında tamamen soğuttuktan sonra servis yapabilirsiniz...




mintiden notlar:
***dilerseniz normalde sütle muhallebiyi yapıp hazırlayıp kuplara paylaştırıp,sonra rondodan çekilmiş kayısıları çok az nişastayla kaynattıktan sonra üzerlerine paylaştırabilirsiniz.yani sarı beyaz görünür.lezzeti daha değişik olabilir.farklı bir alternatif size...

***ben malatyalı olmama rağmen taze kayısıyı malesef çok seven biri değilim.bu nedenle bu tatlıyı ben pek beğenmedim.resmen bol kayısı lezzeti.ama eğer "ben kayısıyı çok seviyorum"diyorsanız şiddetle öneriyorum.biraz muhallebi gibi,biraz kayısı marmelatı gibi oldukça değişik bir tadı var.fikir bana ait.ama bir kez daha vurguluyorum.kayısı sevmiyorsanız yada yapacağınız kişiler kayısı sevmiyorlarsa yapmayın derim:)
full kayısı tadı çünkü...

***son bir not daha.evde kalmış kayısılarınızdan kurtulmak istiyorsanız şahane bir yol bence...soğuk soğuk güzel yeniyor...

 afiyet olsun...mintiden sevgiler...

12 Kasım 2010 Cuma

zeytinyağlı kırmızı biber dolması



 made in minti
evvela herkese hayırlı cumalar diliyorum...
 öyle heyecanlıyım ki dostlar anlatamam.ekmek yapma  konusunda birazdaha iyiceyim artık.daha katetmem gereken çok yol var biliyorum,ama daha iyiye,daha güzele doğru,
sizlerle inşallah...

bugün şahane bir ekmek yapma heyecanı içerisindeyim anlayacağınız.
domatesli mi dersiniz,fesleğenli mi,
çörekotlu mu dersiniz sarımsaklı mı
artık bilemem.
ama tadı harika oldu.
sevgili fiiliz ablamdan görüp denemeye karar vermiştim ki iyiki de yapmışım.tadı hala damağımda.
eşimden de tam not alan ekmeğim mutfağımın başköşesindeki yerine kurulmuş durumda.
sanırım artık kalabalık misafirlerim için şahane bir kahvaltılık alternatifine daha sahip oldum.ilerleyen zamanlardaki postlarımda,bugün yaptığım ekmeğimi de sizlerle paylaşağım inşallah...


ama bugün sırada zetytinyağlı kırmızı biber dolması var...
dilerseniz tarifme geçeyim...




malzeme listesi
1 kg. dolmalık kırmızı biber
2-3 adet kuru soğan
1,5 su bardağı pirinç
1-2 yemek kaşığı kuş üzümü
1 tatlı kaşığı karabiber
2 adet kesme şeker
tuz,
kırmızıbiber,çok az tarçın
yarım demet maydanoz
birkaç dal dereotu (opsiyonel)
yarım çay bardağı zeytinyağı veya sıvıyağ
1 tatlı kaşığı domates salçası

 yapılışı
1-incecik kıydığınız yada robottan geçirdiğiniz soğanları sıvıyağ ilavesiyle tavaya alın.fazla kavrulmasına izin vermeden renkleri dönünceye kadar çevirin.

2-Ayrı bir yerde kuş üzümlerini su içinde kısa bir süre kaynatın,yada bir süre sıcak su içinde bekletin..Pirinçleri yıkadıktan sonra soğanların üstüne ekleyin.

3-Pirinçler kavrulunca salça,kuşüzümü ve baharatları ekleyerek karıştırın.1su bardağına yakın kaynamış suyu da ekleyip,suyunu çekene kadar pirinçleri pişirin.

4-biraz ılıdıktan sonra ince kıyılmış maydonoz ve dereotunu ekleyerek karıştırın ve soğumaya bırakın.

5-bir taraftan da kırmızı dolmalık biberlerin çekirdek kısımlarını ayıklayın.kaşık yardımıyla hazırlanan harçla doldurun.Üzerlerine bir dilim domates veya biberlerden çıkan üst kapakları ile kapatıp,yanlarına bıçak yardımıyla birer kesik atarak,tencereye dizin.Ve üstlerine az miktarda sıvıyag veya zeytinyagı gezdirin.Yarılarına gelecek şekilde kaynamış  tuzlu suyu ekleyin.kısık ateşte biberler pişinceye kadar pişirin

***soğuduktan sonra servis tabağına alabilirsiniz.afiyet olsun...


mintiden sevgiler




mintiden notlar:
***pirinci;her biber başına,1 yemek kaşığı olacak şekilde ayarlamak yeterli olacaktır.bu şekilde içinizin artma yada eksik gelme sorunlarından da kurtulmuş olursunuz...

***Pirinçleri lapa olacak kadar pişirmeyin,bir miktar diri kalmalı ki geri kalanı,dolma pişirilirken pişsin.aksi takdirde dolmanız çok pişeceğinden, pirinç lapası gibi hoş olmayan bir görüntü ortaya çıkabilir...

***.biberleri aşırı sıkı doldurmayın.pirinçleriniz pişerken şişeceğinden,biberlerden taşabilir yada çok sıkı olduğundan içi pişmeyebilir.bu nedenle bastırmadan doldurmaya lütfen gayret gösterin...

***son olarak dolmalarınızın iç kısımlarının çok iyi pişmediğini düşünüyorsanız,doldurduğunuz dolmalık sebzelerin yanlarından ya da alt kısımlarından,bir bıçak yardımıyla küçük kesikler açın.açın ki dolmanın suyu dolmaların taa içine kadar girebilsin...

 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...