25 Ekim 2014 Cumartesi

58 aylık oğlumun uğraşları etkinlikleri...Gelişimi...


Herkese selam ve sevgiler yeniden...
Oğlum şimdilerde 58.ayında.
5 yaşımıza 1,5-2  ay kaldı neredeyse...
Neler yapıyoruz 5.yaşımıza yaklaştığımız şu günlerde...


Eski kreşinden alıp evimize daha yakın ve özel eğitim veren 23 Nisan Anaokulu'na verdik.Eski okulunu hiiiç özlemiyor.Zaman zaman Ayşegül öğretmeninden,Özlem öğretmeninden,özellikle erkek arkadaşlarından Enes'ten bahsetse de genel anlamda pek aramıyor.Gittiği yerlere kolay adapte oluyor,ortamı çabuk kabulleniyor ve aşırı derecede bağlanmıyor...


Okulundan çok memnunuz...Bu okulun farkı açık ara ortada.Berkay hiç özel eğitim almamasına rağmen kolay alıştı diyor öğretmeni. İngilizceyi çok seviyor kolay öğreniyor.Şimdiden 20'ye yakın kelime öğrendi bile..Disiplinli bi okul bi kere.Herşeyi planlı programlı.Ayın başında verdikleri programa gün be gün hiç aksatmadan uyuyorlar.İngilizce öğretmeni hergün ders veriyor.
Bunun dışında;

Halk oyunu öğretmeni
Modern dans öğretmeni
Orf eğitimi ve müzik öğretmeni
Güzel santlar öğretmeni (seramik,ebru sanatı vs) var.

Haftanın farklı günlerinde her biri ayrı ayrı ders veriyor 1er saat.Her 15 günde bir bir dergi bitiyorlar...Günlük ödevler veriyorlar...Aile katılımına teşvik eden etkinlik ödevleri yapıyoruz ailece...

Sinema salonları var ve belirli saatlerde en güncel sinema filmlerini izliyorlar...
Dün "Keçiören Deniz Dünyası"na gezi düzenlemiş götürmüşlerdi.
Havaların daha sıcak olduğu zamanlarda Altınpark'a koccaman oyun alanı kurup,palyaço eşliğinde balonlu baloncuklu mirofonlu ödüllü yarışmalar tertip ediyorlardı.Şimdilerde havalar soğuk olduğundan daha ziyade sınıf etkinlikleri yapıyorlar...
Berkay "anneciğim bu okulda sürprizler hiiç bitmiyor"diyor.
Şimdilik severek gidiyor...
Öğretmenimiz Duygu hanım disiplinli ve kuralcı biri.Daha önceki öğretmenimiz de öyleydi ve biz veliler olarak "aaa bu yaşta kural mı olur canım? çocukların sevgiye ihtiyacı var kurala değil"demiştik o zamanlar.Meğerse Ayşegül hanımın yaptığı çook doğruymuş.Kural hayatımızın taa içinde,olmazsa olmazımızmış, bu nedenle çocuklarımız kurallarla yetiştirilmeli bence.Biraz geç olsa da öğretmenimize hak veriyorum.

Disiplin Berkay'a iyi geldi."Anneciğim artık yemek yerken hiiç konuşmuyoruz"diyor şimdilerde.Bir zamanlar Ayşegül öğretmenine yemek konusunda etmediği kalmıyordu...Ayşegül Öğretmenimiz" "Alev hanım Berkay yemekleri birbirine katıyor "diyordu bana.Belli ki kıaymıyordu miniğime :)) Hakkı geçti öğretmenlerimizin gerçekten.
***************************
Şimdi daha çok 1, sınıfa hazırlanır konumdalar okulunda.
5'e kadar rakamları yazmayı öğrendiler.Eğik ve yamuk çizgiler çiziyorlar ödev kağıdına.Sayıları 100e kadar sayabiliyor berkay.Toplamayı çıkarmayı yapabiliyor yardımla.İngilizcede ise sayıları,20'ye yakın kelimeyi ve belli başlı kalıpları öğrenmiş durumdalar.Yaşını,biriyle tanışmayı,ismini sormayı-söylemeyi öğrendi en azından...Bu arada bol bol şarkı şiir ve hikaye öğrendi.Akşamları Pofuduk Tavşan adlı hikayeyi kendisi anlatıyor bana.Hem de öğretmeni hangi vurgularla,hangi ses tonuyla anlatıyorsa aynen öyle :))

Anlayacağınız okulumuzdan çoook memnunum.
Eğitim öğretim yılının ilk günlerinde verdikleri ilk ders İstiklal marşı ve andımızdı.
Şuan Berkay istiklal marşını okuyabiliyor 2 kıta.Ve andımızı söyleyebiliyor.Atatürk'ün doğum yerini yılını ve gözlerini kapadığı yeri ve yılı öğretmişler mesela.Çok hoşuma gitti gerçekten...Çoook etkinlik yapıyorlar.Hayvanları koruma günü gibi özel günlerde o haftayla ilgili etkinlikler düzenleyip bilgilendirmeler yapıyorlar,ve ingilizce öğretmenimiz Şerife hanım da aynı hafta o konuyla ilgili ingilizce kelimeleri öğretiyor.Birbirleriyle bağlantılı ilerlemeleri inanılmaz güzel.

58. AYINDA NELER YAPIYOR BURAK BERKAY:

*Yemek konusunda hep şikayetçiydim.İnanın 55.ayına kadar problemliydi yemek yeme hususunda.Nasıl oldu bilmiyorum ama şuan ben yeme desem bile yemeklerini yiyip bitiriyor.Çok bıktığım bir anda "artık hiç karışmıycam sana oğlum,ister ye,ister açlıktan kal biyede"demiştim çok kızmıştım gerçekten.Ve "hadi şunu da ye,bunu da ye demeyi,yemeğini ye bitir demeyi bıraktım.Bu süre zarfında anneannemize ve babaannemize gittik ve yeni okulumuza başladık.Hangi durumdan etkilendi ya da nasıl oldu bilmiyorum ama sonuçtan inanılmaz memnunum.Şimdilerde biz ne yersek oğlum da onu yiyor.Genel anlamda yemeklerini bitiriyor.Ya da en azından iştahlı iştahlı karnını doyruncaya kadar yemeğini yiyor.Bu konuda rahatım artık...

* Oyuncaklarını KENDİSİ toparlıyor.

*Okul çantasını ve seyahat edeceğimizde valizini hazırlamayı çook seviyor.

*Sabah uyandığında yüzünü yıkamayı hiç sevmiyor...Özellikle soğuk olduğu zamanlarda hem uyanmakta zorluk yaşıyoruz hem el yüz yıkamada...

*Meyveyle arasındaki buzları eritemedim malesef. Çok meyve seven bi çocuk değil.Zorladığımda yiyor ama çok değil.

*Hemen hergün 1 bazen 2 bardak sütünü düzenli içiyor.

*Ekim ayı itibariyle balık yağı vermeye başladım sabahları 1 ölçek.

*Boşalan bir şurup şişesine koyduğum harnup pekmezini şurup niyetine hergün 2 ölçek şeklinde içiriyorum.Şurup içmeyi çok sevdiğinden bu durumu kullanıyorm açıkçası :)

*Ara sıra aklıma geldiğinde 1 ölçek zeytinyağı içiriyorum.

*Vücut direncinin düştüğünü düşündüğüm durumlarda yada bazen burnu falan akmaya başladığında vitamin kompleksi olan Sanasol'dan sabah akşam 1 ölçek veriyorum.

*Okulda kahvaltı yapmasına rağmen az yada çok evde muhakkak bişeyler yemesini sağlıyorum sabahları.Yani kahvaltı yapmak zorunlu bizim evde...

*Gece uykuda altına kaçırmaları oluyor,ayda 1-2.Bu durumu oldukça normal karşılıyor,yatağı yorganı yıkıyor,"kazalar olabilir anneciğim önemli değil"diyorum.

*Hemen hergün okulu,arkadaşları,öğretmenleri ve neler yaptıkları hakkında konuşmaya konuşturmaya çalışıyorum.

*Ceviz yada kaju yemesini önemsiyorum.Bayılarak yiyor zaten...

*Balık yemeyi çok seviyor,ben (kokusundan dolayı)yapmak istemesem de zorla yaptırıyor ve silip süpürüyor...Ama sadece hamsi..
.
*Tam bir et canavarı babasına çekmiş sanırım.Hemen hergün et yiyebilir ,çok seviyor.

*Taze fasulyeyi yemiyor :(

*Yumurtayı bazen bayılarak yiyor bazen yemiycem diye diretiyor.Israr etmiyorum paşa gönlüne bırakıyorum...Özellikle anneannemize gittiğimizde her sabah haşlanmış yumurta yedi mesela hem de bayılarak.Gerçi bizim oralarda sıcak lavaş vardır missler gibi.Babam her sabah alıp getirir sağolsun.Lavaşın arasına dürüp yapıp yedik kaldığımız gün sayısınca... :)

*Balı eskiden sütüne katardım hergün 1 tatlı kaşığı.son aylarda sabahları ekmeğine sürüyorum sadece.Sütüne katınca sevmiyor.

*Kola yasak ama ketçap mayonez yasaktan çıktı malesef.Çok tüketmiyor ama yinede yasaklı değiller artık.

*Yatağına girdiğinde duasını etmeden uyumuyor.Maşallah.4 sureyi eksiksiz okuyabiliyor.

*Dişlerini her akşam fırçalıyor. Şimdilik dişlerinde hiç çürük yok.Hiç olmaz inşallah.Kuzenimiz cemoş'un tüm azı dişleri çürüdüğünden korkuyor,evhamlanıyorum.İnşallah çürükler oluşmaz.

*Bilgisayarda yok denecek kadar az zaman geçiriyor.Haftada belki toplamda 1 saat bile zaman geçirmiyor maşallah. TRTÇocuk izliyor.Haftasonu biraz fazla izliyor.İzlerken oynunu oynayıp ödevleriyle resimleriyle boyamalarıyla da uğraşıyor gerçi.:)

*Uyumayı çok sevmemesine rağmen 21:30 en geç 22:00de uyuyor.

*Pantolon ve çorap giyip çıkarabiliyordu.Bugün kazağını kendisi giydi ve çıkarabildi.Ama elbette sabahları hala ben giydiriyorum.elini ve yüzünü kendisi yıkayabiliyor.Tuvalet temizliğini hala ben yapıyorum temiz olması açısından.

*Satranç oynamayı seviyor,puzzle yapmayı pek sevmiyor ama uğraşınca yapıp bitirebiliyor.Boyamayı şahane yapamasa da (belli ki resmi annesi gibi berbat olacak) matematikle rakamlarla arası çok güzel.Etkinlik ve alıştırma yapmayı çok seviyor.Çocuk-sudoku çözebiliyor ve çok seviyor... Aklıma gelenler şimdilik bunlar...


Ne çok yazdım yine :)
Neyse genel anlamda oğlum büyüdü,büyüyor.
Zaman çok hızlı akıyor.Ara sıra "annecim ksrdeşim ne zaman olacak diyor" "kısmet"diyorum.Sanırım rahatlığa alışıyorum.

Bir çocuğun bir anneye külfeti en az 4 sene.4.senenin sonunda anne biraz biraz nefes almaya başlıyor.Gece uykusuzlukları,mızmızlanmaları,bitmek tükenmek bilmeyen soruları sona eriyor en azından.Daha çok kendi kendine zaman geçirmeyi öğreniyor çocuk.Annenin kendine ayırdığı zaman bi nebze artıyor.İşte bu nedenlerle yeniden bi 4 sene göze alınabilir mi?yada ne zaman alınabilir şimdilik bu sorulara cevap veremiyorum..
:)Bizden bu kadar...
Herkese en kalb-i sevgilerimi gönderiyorum...


23 Ekim 2014 Perşembe

Organik Yaşam




Bunalıp bıktığımız şehir yaşantısından kurtulup,kısa süreliğine de olsa organik yiyeceklerin olduğu bir yerde nefes almak şahane hissettiriyor gerçekten...Keşke yemyeşil bir yerde yaşasak.....

Bazen alıp başımızı gidesimiz geliyor Ankara'nın koşuşturmasından...Şöyle sakin bir deniz kenarında,yeşille mavinin kucaklaştığı,rüzgarında yüzümüzü yıkadığımız,güneşiyle aydınlandığımız şirin mi şirin bir yere işte...
Ama nerdeee???
Neyse,nasip diyorum...

Bu arada Ankara benim ikinci memleketim ve ennn sevdiğim şehir.Burada buldum ben yol arkadaşımı-gönül yoldaşımı,burada aldım kucağıma ben minik yavrumu...
"Elimin ekmeğe eriştiği yerdir Ankara"...Bana binbir mutluluk verdi bu şehir...
Veren şüphesiz ki Rabbim,ve ben bunun için binlerce kez şükretmekteyim..Bunlara eriştiğim yer olan Ankara'nın da gönlümdeki yeri ayrıdır biline :))) Bir zamanlar yabancıydım,yabancısıydım bu şehrin...Şimdilerde ise sıcacık yuvam...Ah bir de bu denli beton yığınlarıyla dolu olmasa...Azıcık nefes alabilsek keşke...


Anneanemlerin bahçesi vardır köyde.Ramazan Bayramında oraya gitmiş annemlerle zaman geçirmiştik...Kuraktır belki benim köyüm.Yeşili az,kıracı çoktur ama burcu burcu memleket kokar.Bu yaz Ramazanda bir kaçgün de olsa,oraların havasını çektik içimize...
Kurban bayramında ise eşimin memleketindeydik...Müstakil evleri seviyorum ben.Tıpkı anneannemlerin evi gibi kayınvalidemlerin de evi müstakil.Ve bir ayağımız bahçede hep.Hele sabah kahvaltısında serin serin o bahçe keyfi...Şahane...


Bunlar da evin önünde yetişen meyveler...Dalından üzüm elma biber domates koparmanın keyfi harika...Bu arada bu yıl üzüm pekmezimizi eşimin babaannesi verdi sağolsun..Kendileri yapıyorlar,en doğalından hem de...


 Vee turşuluklar da dalında :)))



Dondurucuya atılalmayı bekleyen fasulyeler de öyle...

Bİzim de evimizin önünde bir bahçemiz olsun ilerde...Sebzelerimiz meyvelerimiz olsun...Eşimin hayallerini gerçekleştireceği bir hobi atölyesi olsun müstakil evimizin hemen yanında...Ve benim organik yemek ve yiyecekleri insanlara sunacağım yerel bir işletmem...
Olsun da olsun işte...
Banane ben de istiyorum ...Daha başka hayallerim de var elbette....Hele bitsin de bi,şu İşletme Fakültesi...
Bakılır duruma inşaAllah...


Fazla acı olmayan tazecik biberleri kahvaltı esnasında dalından koparıp yemek şahane oluyor söyliyim...


Veee Zeliha yengemlerin yetiştirdiği altın çilek meyvesi...Onların bahçesi altın çileklerle dolu maşallah.Hoş bahçelerin de yok yok...
Aklınıza ne geliyorsa var bahçelerinde.Saksılar dolusu böğürtlenler altın çilekler yeşillikler sebzeler meyveler...
Daha da güzeli akrabalık bağlarının güçlü olması.Dışarı çıkıyosun bir amcaya uğra çay iç,öbürüne uğra meyve ye,babanneye uğra ekmek al,diğerine uğra muhabbet et yada internete gir...Orada herkes böyle..Akşam olur dışarda semaverde çaylar pişer muahbbetler edilir...Gelen misafire o an ne varsa evde hemen ikram edilir...Kimse kimseden malını esirgemez...Kiiii bu arada gelin olarak tüüümmm amcalar ve yengeler tarafından da sevilirim haniii.Hepsi çok tatlı ,ben de hepsini severim anneciğimden aldığım terbiye gereği hepsine hürmet ederim...


Ve ne zaman gitsem,elmaları toplayıp getirmeden gelmem.Sağolsunlar onlar "daha çok al derler" de kim getirecek dimi? Böyle işte...Bağa bahçeye sahip olmak,bağda bahçede dolaşmak çok güzel...Toprakla haşır neşir büyüyen bir çocuk olarak çocuğumun da ayağının toprağa değiyor olması,dalından kopararak bişeyler tüketiyor olması inanılmaz mutlu ediyor beni.
Benden şimdilik bu kadar...
Kalın sağlıcakla...
Mintiden sevgiler...

1 Ekim 2014 Çarşamba

Geçen hafta biz...



Selamlar herkese...
Yine dopdolu,yine koşturmalı günler bizimle...Hayır anlam veremiyorum zaman mı koşuyor bu denli hızlı?Biz mi yetişemiyoruz onun hızına?Sanırım çözmek mümkün değil.Günler haftalar aylar nasıl gelip geçiyor neden bu acele????
Çözemiyorum...
Yetişemiyor,ayak uyduramıyorum...
:)



Neyse neler yaptık/yapıyoruz ?Berkayın en sevdiği ve babasıyla birlikte uzun uzun zaman geçirebildikleri bir etkinlik olan LEGO dan edindik.1500 parça lisanslı ürün.Bayıldılar bizimkiler.İkisi birbirinden küçük,ikisi birbirinden heyecanlı :)))

Oyuncak denizine muhakkak bi bakın diyorum.İnanılmaz güzel şeyler var.Oyuncaklar derya deniz anlayacağınız :))Güvenle teslim ediyorlar kapınıza ve inanılmaz süslü hediye paketleriyle...
Bilginize...


Birlikte geçirdikleri zamanın kalitesi arttı.Tüm ebeveynlere öneriyorum şiddetle.

 

Yaz günlerinin sonlarında her sıcak gün değerlendirilmekte elbette.Bir piknik sonrası midilli heyecanı :))


Beyimiz oyuncak raflarında kendini kaybediyor resmen...En çok istediği son zamanlarda oyun hamuru makinleri...Onlarla değişik şekiller elde etmek istiyor...



Ay şuan adını unuttuğum ünlü şeker dünyasının cama yapışma hissi uyandıran görüntüsü...Şahane bence...İnsan almayacaksa bile alası geliyor resmen...


3 boyutlu gözlük deneyişleri babalı oğullu...Evdeki kullanılıyor da sanki...Aslına bakarsanız ben pek istemiyorum Berkay'ın üç boyutlu gözlükle bakıp dakikalarca saatlerce bişey izlemesini.Zararlı nihayetinde.Bu nedenle evde izin vermiyorum açıkçası...


Samsung'un en son kumandası.neden ilgimizi çekti??Bununla TV'den internete girmek artık daha kolay...
Bir önceki modelle resmen işkence idi..Elektronik devi markanın bu eksiğini gidermiş olması güzel bence...


Yine gömlekler bakıldı.Alındı denendi ...Beğenilmedi :(
Hedef: Dockers...Bir sürpriz düşünülebilir bence:)
 ???? 
Dockers San Francisco..
:)


Mantılar yapıldı,kapatıldı...

Home Sweet Home...
Korunağım,sığınağım...En huzur aldığım,rahatladığım yer...
Huzurlu Limanım...


Herkes evini sever elbet biliyorum.Kim evini sevmez ki dimi??
Ev sevilmez mi??
Her bir eşyasını her bir köşesini çoook çook seviyorum.

Yorgun günün ardından aldığın nefes...Çıplak ayaklarının halıda dolaşması,sıcacık aşın,ağrısız başın,sevenlerin,sevdiklerin...

Ve biriktirdiklerin.........

Yeni ev alıp taşınmadan önce kiradaydık...Taşınıp şuandaki evimize geldiğimizde üzülmüştüm buz gibi gelmişti bana.Yakın olduğundan gidip gidip eski evime apartmanıma bakıyordum.Boş ve anlamsız geliyordu yeni taşındığımız ev..Anılarım mutluluklarım eski evimde kalmıştı.Onları taşıyamamıştım adeta...Üzülmüştüm...

Şimdilerde  üçüncü senemizdeyiz bu evimizde...Geçen gün eski apartmanıma gittiğimde bu kez orası boş ve anlamsız geldi .

Anladım ki.:

Aslında yaşadığımız yeri yaşanılan kılan;eşyalar mekanlar değil,yaşadıklarımızmış..
Anılarımızmış....
Meğer sevdiklerimiz yanımızda olduktan sonra mekanın bir anlamı yokmuş...
Meğer evi ev yapan;paylaşılan tatlı anlar,biriktirilen anılarmış...

Bu nedenle;
Huzurla açıyorsanız kapınızı...
Dışarda kalıyorsa tüm sıkıntılar,kapattığınızda kapınızı...
Yada hasretle ÖZLEMLE bekleyen,yolunuzu gözleyen varsa,
Neşeyle aşkla heyecanla çalan varsa kapınızı...
Ve karşılanıyorsanız tebessümle kapıda :) En mutlu sizsiniz demektir...




EVDEKİ HUZUUUR...MUTLULUK BUDUURRR!!!!
:))))



Ve jenga keyfi...Değişik mühendislik harikalarımız minik beyimizden :))))
Ailece jenga keyfi de şahane...Kesinlikle yine tavsiye ediyorum.Tv kapalı iken birlikte olma hazzı...Kısa sürse de......



Ve elbette O'lala keyfi...
Keyfi dediğime bakmayın siz.Hocanın dediğini yapın ama yaptığını yapmayın derler...Bi heyecan aldım...
Mikrodalgaya attım...
Tam bi fiyasko...
En azından mikrodalgaya atmadan deneyin...
Akışkan çikolata mı???
Yalancılar içinde çikolata yok bi kere...
Amaaan bilenler bilir bizde her yeni çıkan aburcuburu takip etme ve mutlaka alıp tatma hastalığı var karı koca...

Her güzel denilene kanmayın...
Ve o'lala almayııın.

Hadi benden bu kadar yeter...Ben kaçar artık.Mesai dolmak üzere...Eşim Hacettepe de denetimdeydi.İşini bitirince bugün erkenden,benden önce eve geçmiş bile...Ben halaaaa işte :(((
Kendinize iyi bakın...
Sevdiklerinize yakın,evdeki huzurunuzla mutlu kalın...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...