Antalya...
Nedenini bilmediğim halde için için sevdiğim,ilk kez gördüğüm,gezip beğendiğim,ancak asla Ankara'ya değişmeyeceğim şehir..
Nedenini bilmediğim halde için için sevdiğim,ilk kez gördüğüm,gezip beğendiğim,ancak asla Ankara'ya değişmeyeceğim şehir..
Büyük bir önyargım vardı Antalya'ya karşı,sıcakları ve güneşi sevmediğimden dolayıdır sanırım.Hatta "Antalya'ya gitmek için çıldırmış olmam gerek,ne işim var o bunaltıcı sıcaklarda,Karadenizin serin dağ havası varken" der, dururdum kendime.Eşim de güneşten hoşlanmadığı için,hiç aklımıza gelmezdi Antalya'da tatil...
Taki bu yaza kadar.
Aslına bakılırsa "hadi bu yaz Antalya'ya gidelim" şeklinde de gelişmedi olay.
Planımız Fethiye-Dalyan tarafına gitmekti.Sonrasında"Madem onca yolu gideceğiz,bari Antalya üzerinden gidelim de daha fazla yer görelim" şeklinde gelişti olay.Ve çıktık yola.
İyiki de böyle bir seçim yapmışız yoksa önyargılarım hiiiç getirmezdi beni Antalya'ya...
İnanılmaz sıcak bir memeleket...
Biz,eylülde Antalyadaydık ama yapış yapıştık sıcaktan,
ağustostaki halini tahayyül bile edemiyorum ...
ağustostaki halini tahayyül bile edemiyorum ...
Side,Aspendos,Düden derken yolumuz bir bakmışız Antalyaya düşüvermiş.Aslında Düden şelalesini gördükten sonra yola devam kararı alacaktık ki ben ısrar ettim ille de Antalya merkezini,bir de şu meşhur Lara ve Konyaaltı pilajını görmek istiyorum diye.
Derken arabayla kısa bir Antalya merkez turu sonrası,kendimizi Konyaaltı pilajında bulduk.
Ne çok gözümde büyütmüşüm meğer.
Çakıl tarlası mubarek...
Tabi Sidenin incecik kumlarından sonra korkunç berbat geldi bana bu plaj...Ama merakım da gitmiş oldu...Oturup güneşin batışını izlerken hadi Tamerlere gidelim diye geçirdik aklımızdan.
Bu saatte mi?
Evet n'olmuş ki o bizim en yakın dostumuz,evet bu saatte?
Çılgınlığın ta kendisi bu...
Nerde akşam orda sabahtı zaten parolamız...
Alo dostum evde misiniz?dedi eşim,akşamın sekizinde...
"İnanmıyorum,Antalya'damısınız? Hemen gelin bekliyorum" şeklinde gelişen telefon konuşmasının ardından kapanan telefonla,dank etti kafalarımız.
Üzerimiz sırılsıklamdı ve biz dostumuzun evine ilk kez gidiyorduk.Üstelik hamileliğimden dolayı düğünlerine de gidememiştik.
Peki ne yapmalıydık?
Tamam,alışveriş merkezinde buluruz birşeyler dedik ve arabaya koşmaya başladık...
:)))
Bundan sonrasında herşey hızlı çekim...
Akyurt diye kocaman bir lunaparkın yakınlarında Migros'u bulduk.
Hızlı çekim ev görmeye gidebilecek türden bişeyler bulabilme yarışı,ıslak kıyafetlerimizi değiştirme işlemi,döke saça bebek kıyafetleri bulma telaşesi,hediyelik çikolata,derken bir bakmışız kasadayız...
Sonra,hadi bulalım bakalım şu Şarampol caddesini...
Neyse,zar zor Tamer abiyle tramvayın geçtiği cadde üzerinde buluştuk ve evdeyiz.
Özlediğimiz şahane bir muhabbet,uzayıp giden çay-kahve faslının ardından pestilimiz çıkmış vaziyette uyku ve ardından Aysun ablanın şahane kahvaltı böreği eşliğinde muhabbet ve dostluk dolu sıcacık bir kahvaltı...
Ardından tamer abi eşliğinde kaleiçi gezmemiz.
Herşeyi hızlı çekimde yaşıyorduk ama doyuyordukta aynı zamanda.
Garip bir duygu işte.
Garip bir duygu işte.
Bir arkadaşım "Kaleiçi labirent gibidir çıkışı bulmak zordur"demişti.
Eh rehberimiz Antalya'yı avuçiçi gibi bilen biri olunca bize sadece bu tarihi dokunun tadını çıkarmak kaldı...Dur bakiyim ilginç isimli bir yerden geçmiştik kaleiçine giderken...Hımmm buldum,"kebapçılar çarşısıydı" sanırım.Yada "dönerciler caddesi" bilemiyorum.
Ne ilginç değil mi?
Safi kebap kokuyordu adından da anlaşılacağı üzre...
Ne ilginç değil mi?
Safi kebap kokuyordu adından da anlaşılacağı üzre...
Güzel ve kısa bir yürüyüş sonrasında Kaleiçi'ne geldik,inanılmaz sevilmi burası..
Daracık daracık sokaklardan ve çok güzel restore edilmiş tarihi evlerden oluşmakta....
Tarihi yapılar kaleiçinde devlet koruması altında.Birçok girişi varmış kaleiçinin sanırım ama biz Hadriana kapısından girdik.Birbirinden güzel evler ve çiçekler arasında gezmek öyle hoştu ki...
Birkaç evin kapısından içeri kafamı uzatıp,içeride neler oluyor diye bakmadan edemedim açıkçası.
Birkaç evin kapısından içeri kafamı uzatıp,içeride neler oluyor diye bakmadan edemedim açıkçası.
Birbirinden güzel süs eşyalarının,hediyelik eşyaların olduğu dükkanlar,restourant ve cafeler,alışveriş imkanı sağlayan minik butikler hepsi çok çok renkliydi gerçekten.Gezimizin sonunda Tamer abinin en çok bahsettiği falezlerdeyiz.Uzun uzun inceliyorum Antalya kalesini ve falezlerin muhteşem görüntüsünü...
Bizimkilerin resim çekmekten pek hazzetmediğini bildiğimden söyleyemiyorum ama eşim de Tamer abim de resim çekmeye nasıl meraklı olduğumu bildiklerinden kıyamıyorlar bana ve yine resim çekiyoruz bol bol...
Güzel bir gezinin ardından vedalaşıp ayrılıyoruz dostlarımızdan ve Antalya'dan...
Ankara'ya gelmeleri için ısrar ederek ve birlikte Ankara kalesini gezmeye gideceğimize dair sözleşerek...
Güzel bir gezinin ardından vedalaşıp ayrılıyoruz dostlarımızdan ve Antalya'dan...
Ankara'ya gelmeleri için ısrar ederek ve birlikte Ankara kalesini gezmeye gideceğimize dair sözleşerek...
Böyle işte,renkli Kaleiçinden bu kadar...
Aslına bakarsanız ben Antalya merkezini pek sevmedim.Gördüğüm ilçelerinden Manavgat ve Kaşı ayrı bir şekilde kategoriliyorum tabi.Merkezi cezbetmedi beni.Gerçi cezbedecek kadar da gezmedik pek,belki ondandır...
Ankara mı? Antalya mı ?diye soracak olursanız denizi çoook sevmeme rağmen Ankara derim sanırım..
Yahşi bir cazibesi var bu kentin,seviyorum işte...
Ankara mı? Antalya mı ?diye soracak olursanız denizi çoook sevmeme rağmen Ankara derim sanırım..
Yahşi bir cazibesi var bu kentin,seviyorum işte...
Mintiden şimdilik bu kadar...
Bakalım Minti hanım bir sonraki postunda neler yazacak yada hangi tarifini paylaşacak sizlerle...
Yeniden görüşünceye kadar yüreğinizden umudu ve şefkati hiiç eksik etmemeniz dileğiyle.
En kalb-i sevgilerimle...
Bakalım Minti hanım bir sonraki postunda neler yazacak yada hangi tarifini paylaşacak sizlerle...
Yeniden görüşünceye kadar yüreğinizden umudu ve şefkati hiiç eksik etmemeniz dileğiyle.
En kalb-i sevgilerimle...
10 yorum:
çok seker kareler, ama havasina bende katlanamam galiba... fotograflar çok guzel...
canm çok güzel bir gezi olmş.fotolarda çok hoş ayrıca..
Okul nedeniyle uzakta olduğum memleketime hasretimi arttırdınız :)Herkesin memleketi kendine derler ya Antalya cennettir benim için. Sıcaktan nefret etmeme rağmen asla vazgeçemem ve yerine hiç bir şehri koyamam... Deniz olan yer başkadır ama Antalya'nın denizi bambaşkadır.. Saatlerce oturup denizi izleyebilirim dertleri alıp götürür.. Bu arada bahsettiğiniz çarşı dönerciler çarşısı :)
ne kadar hos paylasimlar bunlar.ne guzel anlatiyorsun.huzurun yazilarina yansiyor.allah tekrarina nasip etsin insallah.ayaklarina saglik hayatim.sevgiyle kal.
Ülkemizin gezilecek görülecek güzel illerinden biri de Antalya.
Biz de tatile gitmiştik.Resimlere baktıkça o günlere gittim.
Minticim,ayrıca güzel kareler yakalamışsın.Eline yüreğine sağlık.
Sevgilerimle...
İlk fotodaki renkler harika
Ben çok severim Antalyayı
Sevgiler
kuzumm sen benim evimin önüne kadar gelmişsinn bee yaa:))
ahh ahh bi bileydim ben bunu o vakitt:))
bak üzüldüm şimdi..
::)
sevgilerimle..
Tam devre uygun geziolmuş işte ne güzel.
Bakalım gelecek yazıda ne olacak.
Bak ben de hızlıyım, yedim bile yazıyı.
Komik anne Çiğdem
Ne güzel anlatmışsınız gidesim geldi:))
Tek yaşamak istiyeceğiim şehir ama yazın germekten zor orda kalması. Akrabalarım oda yaşıyor biz en sıcak zamanlarında giderdik gündüz nefes alamassın gece herkes dışardadır.
Yorum Gönder