3 Şubat 2011 Perşembe

Kırık Döküküktü Çocukluğu...

Kırık dökük bir çocukluktu yaşadığı...
Ne başlangıcı ne de sonu olmayan,yarım yamalak,ucundan azıcık yaşanıp hemencecik soluvermiş bir çocukluk...
Gözyaşlarının yastık olduğu;biçare,sımsıcak bir elin;kendine yorgan olduğu bir çocukluk... 
İki vefakar yaşlı gözden başka,şahidi olmayan bir çocukluk,
Belki de hiç yaşanmamış bir çocukluktu....

Yıpranmış,horlanmış,hırpalanmış bir yürekti ondaki.Yalnız,terkedilmiş,acımasızca hayatın tam da ortasına bırakılmıştı küçüçük bedeni.Minicik tırnaklarını,hayatın göğsüne geçirmesi söylenmişti.Gözlerini acımasız hayata açtığı ilk anda, KADERİNE TERKEDİLMİŞTİ.Yıllar su gibi akacak,ama hayat ona hiç acımayacaktı...
Hayata,bir-sıfır yenikti.
Küçücük yüreği en çok,yalnızlıktan muzdaripti....

Kendine ait ne vardı ki hayatta???Ne kaldığı ev kendinindi,ne giydiği giysiler...Yaşadığı hayat kendinin miydi???Boynu hep bükük dururdu,gözleriyse mağrurdu:/

(Resimler netten alıntıdır.)
Kapı aralığından,komşu evi gözlerdi kimi zaman.Komşu çocuğun elindeki treni bir kerecik görebilmek adına,kafasını eğerek,iki büklüm olurdu kapı kenarında.Minicik dudaklarına kimi zaman bir tebessümün gölgesi düşerdi:I Oyuncak trenin köşeden her dönüşü,onu mutlu ederdi:).Soğuğa aldırmadan öylece kalakalırdı, omuzlarındaki tonlarca yükü kısa bir anlığına kenara bırakarak.Eline almasına bir kerecik bile izin verilmeyen,trenin süzülüşünü,uzaktan uzağa iç çekerek izlerdi.Ne olurdu sanki,bir dokunabilseydi?
Hiç oyuncağı olmayan bir çocuk,sizce ilk dokunduğu oyuncağı kırmaya kıyabilirmiydi?????:/

Oyuncağı da olmadı, bezden bir bebeği de.İçi doldurulmuş sahici bebek kıyafetleri yoldaşı olurdu hep.Paslanmış kavanoz kapağı,kırık bir naylon tabak,neyine yetmezdi oyuncak niyetine.Hem,içine çamurdan yapılmış kandırıkçı yemekler,üstüne de azıcık çimenden süs yaptın mı ohohooo!!Daha ne olsundu:)Bunlarla bile mutlu olurdu o.Ahh!bir de,oynamaya fırsatı olsaydı:(

 
"Oyunu" çocuk bakmaca,"Oyuncağı" bakmakla yükümlü olduğu, kendisi kadar küçük bir çocuk olurdu genelde.Daha sevgiyi hissetmeden-sevmeyi,korunmayı hissetmeden-korumayı öğrenmişti.Hayat ona sahip çıkmamıştı ama o,sorumluluğundaki çocuğa sahip çakmalıydı işte.Minicik bedeni oyuna can atsa da,oyundan evvel sorumlulukları gelirdi.Ne zaman azıcık sorumluluğunu unutsa,ismi kulaklarında yankılanırdı...Oyuna dalınır mıydı hiç??Ne ayıptı:////

Elinde;hiç şaşmayan lezzeti,lor dürümü olurdu genelde:)Ne zaman karnı acıksa,burnuna lorun tanıdık kokusu gelirdi.Bomboş olan yarımasırlık buzdolabında,lordan başka ne olabilirdi??Dolabı her açışında,minicik çocuk yüreği neler hayal ederdi de,ekmeğinin içindeki vefakar lor peyniri,onu asla terketmezdi:)Ya o,da olmasaydı?Şükretmeliydi...Şükretmeyi,minicik yüreğine öğretmeliydi..

Terkedilmişlikler yüreğini terketmese de,şefkatiyle sarmalayan SADIK bir yürek,onu asla terketmeyendi.Ne vakit başı sıkışsa,ne vakit yüreği daralsa;hayatın acımasızlıklarından yıpranmış,bitmeyen işlerden çalılaşmış şefkat dolu iki yaşlı el,ona kalkan olurdu:) 
Bazen herkes uyuduğunda,sandık lekesi olmuş mendilinin arasından,kurumuş bir-iki bisküvi parçası çıkarırdı bu yaşlı eller.Nerden eline geçmiş bilinmez,kimselere göstermemiş,yememiş,kimseciklere vermemiş,en gizlisinden ona getirmiş olurdu.Bu;minik yüreğin en büyük mutluluğuydu:)
Sevgiye aç bu miniğe uzattığı bisküvinin;en sadık en güvenilir sevginin göstergesi olduğunu nereden bilirdi:)Yaşlanmış eller sadece katıksız,karşılıksız sevmeye yeminliydi.Bu yaşlı eller miniğin,tek tesellisiydi.

Kırık döküktü hayalleri,ezilmişti tüm düşleri,çocuk kalbinin üzerinde nasırlı ayaklar defalarca dolanmış,minik kalbi nasırlaşmıştı.Gülmek,öylesine yakışıyordu ki oysa,çocuk yüzüne.Ah!bir gülebilseydi.Aahh!!bir güldürseydi onu,hayat.Sıcacık bir ana kucağı,onu sarabilseydi.Çalılaşmış saçlarını,bir anne eli şefkatle okşayabilseydi...Ahhh hayat ona,bir kerecik gülebilseydi...

Elinden hunharca alınmıştı çocukluğu.
İki yırtık resimden gayrı,izi tozu kalmayan,göreni şahidi olmayan ÇOCUKLUĞU KAYIPTI İŞTE,
VE ARTIK HÜKÜMSÜZDÜ...

"Sürç-ü lisan ettiysem,affınıza sığınıyorum.
Yüreğimden taşanları,çocukluğunu yaşayamayanlara atfediyorum"
3 şubat  2011-gece yarısını geçeli çok oldu...
"minti" 

19 yorum:

Nil dedi ki...

Ya ben dünden beri çok kötüyüm zaten. Defne'nin minicik oğlunu düşünmekten. Bu yazı da üzerine pul biber oldu. Teşekkürler. Ne hayatlar var farkında olmadığımız:(

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

çok etkilenerek okudum
içim titredi
ve kimsesiz bebecikleri düşündüm
onlar her aklıma geldiğinde her zaman olduğu gibi boğazıma bir yumru geldi oturdu
hayat bazılarına zor, çoook zor

Bulbulunyeri dedi ki...

Canım,
sözleri adeta canlandırmışsın.Yazını bir solukta okudum. Galiba senin kaleminden dökülmüş. Yüreğinden dökülen bu sözler içimi parçaladı.
Ne güzel yazılar kaleme alıyorsun. Kutluyorum.
Sevgiyle kal.

Adsız dedi ki...

ağlattın beni Minti

► Hobihane ◄ dedi ki...

çok güzel bi metin arkadaşım paylaştığın için tşkler..bu arada eğer kabul edersen blogumda ödülün var.

zeynep dedi ki...

Yüreğine sağlık kendimi buldum satırlarında...............

emine dedi ki...

cok guzel paylasim.

Nilgün dedi ki...

Güzel bir yazıydı. İnsanı bir yerden alıp bir yere sürüklüyor. Özellikle aşırı duygusalsan. Paylaşım için teşekürler..

yemekbiraşk dedi ki...

minticim nefis bir yazı olmuş:) ama insanın içi paröalanıyor...
sevgilerimle..

Unknown dedi ki...

ben loru sevmem .banada çocukluğumu hatırlatır diye:(
ellerine sağlık

nilerk dedi ki...

Bu yazıyı ağlamadan okuyan anne yoktur herhalde biz çocuklarımızın üzerine bu kadar titrerken üşüyen minik eller olduğunu hatırlattın bize ....kalemine sağlık

Unknown dedi ki...

Ellerine saglik minticik, bir kez daha aglatin beni :(

Unknown dedi ki...

Aklına sağlık , çok güzel kaleme almışsın...

yurdagül dedi ki...

minticim, yüreğine sağlık benide ağlatdın.malasefki küçüklüğüme gittim:(sevgiyle kal canımm..

Afet Ergü Şaşmaz dedi ki...

Offff be ablası bee, yapılırmı bu gecenin bu saatiende, zaten sulugözün teki oldum...hani mümkünü olsa bütün çocukları bebekleri evlat edinesim geliyor...

Unknown dedi ki...

İÇİM EZİLDİ MİNTİM..RABBİM TÜM YAVRULARA MERHAMET ETSİN DİLERİM..HİÇ BİRİNİN YÜREĞİ EZİLMESİN ÜZÜLMESİN..TÜM MELEKLERE MERHAMET ETSİN TÜM YÜREKLER..DİLERİM BİR DAMLA YAŞ YUMUŞATSIN TÜM YÜREKLERİ DE TAŞ KESİLİP ONLARI ÜZEMESİN..,MERHAMET YA ALLAH,MERHAMET EY ABD...

abide dedi ki...

Yüreğine sağlık.Dünden beri çok kötüydüm,küçüçük bir yavrunun annesiz kalması beni çok üzmüşken,bu yazıyla tamamen dağıldım gitti...

abide dedi ki...

Yüreğine sağlık.Dünden beri çok kötüydüm,küçüçük bir yavrunun annesiz kalması beni çok üzmüşken,bu yazıyla tamamen dağıldım gitti...

Cici Dükkan dedi ki...

O ya da Bu şekilde, çocukluğu kaybolmaya yüz tutmuş nice çocuk var etrafımızda. Ve onları birazcık olsun sevindirmek, gülümsetebilmek, yüreklerini ısıtabilmek için, nice imkanlar var elimizde. Bir çikolata bazen, bazen bir giyecek, bazen de bir oyuncak. Yeni olması şart değil, kullanılmış ta olsa, sevinir onlar. Yeter ki sevgiyle şevkat olsun yanında..
Yüreğine sağlık Mintim. Bu yazı okuyan herkese farklı şeyler çağrıştırmıştır eminim. Bir çok kişiye de benim gibi, etrafındaki çocuklara bakmayı hatırlatmıştır eminim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...